Sektörümüz nasıl büyür?

Avrupa birliğinde “kemer sıkma” politikaları hızlı bir şekilde ele alınmaktadır. Ne kadar Avrupa Birliği’ni yönetmek konusunda Fransa ve Almanya yarış halinde olsalar da, Avrupa Birliği üyesi birçok ülkede yaşanan krizin etkisi daha geçmiş değil. Birçok siyasi lider, krizden yara almış ülkelerinde istifa ederek koltuklarını daha başarılı politikalar ile ülkelerini krizden çıkaracak siyasetçilere bıraktı.

Türkiye’de 2011 yılının beklentiler içerisinde geçmesi, ihracatımızın en yüksek seviye ile yılı bitirmesi memnuniyet verici olmasına rağmen, ihracatçı firmalar 2012 yılına temkinli yaklaşmakta. Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yapan firmalar kurdukları ağlar ile krizin nabzını ülkemizden takip ederek yaş tahtaya basmamaya gayret etmektedirler.

Türkiye Avrupa ve Asya ülkelerinin yakından takip ettiği büyümeye odaklı bir ülke olma yolunda sağlam adımlar ile ilerlemektedir. Asya ve Avrupa’dan bir çok firma Türkiye de ortaklık kurmak, şirket evlilikleri yapmak için araştırma şirketleri ile haşır neşir olmakta. Bu da demek oluyor ki, 2012 yılının 2.nci çeyreğinde birçok evlilik ile yabancı yatırımcıyı topraklarımızda göreceğiz.

Bu evliliklerin arasında lojistik firmaları olur mu bilmiyorum ama UND başkanı Ruhi Engin ÖZMEN’in yaptığı açıklamada bu evliliklerin gerçekleşmesi gerektiğini ve sektörün bu şekilde daha sağlam bir yapı ile kurumsallaşacağının altını çizdi. Gerçekten birçok lojistik sektörü kurumsallaşmanın alt yapısını oluşturmuş olsa da sektörün çoğunluğu aile şirketi olması sebebi ile hala bu adımı tam olarak atamamış hatta atmaya korkuyor.

Lojistik konusunda hükümetimizin alt yapı çalışmaları 2011 sonunda hızlandı.

2011 yılının son günlerinde hızlı bir şekilde yeni bakanlıklar ve müdürlükler ile yeni yönetmelikleri devreye sokan hükümetimiz. Gümrük ve lojistiğin ne kadar önemli olduğunun tekrardan altını çizdi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması kapsamında tehlikeli mal ve kombine taşımacılık düzenleme müdürlüğü bazı sıkıntılı zamanlar yaşayacağımız bu dönemde imdadımıza yetişti. 2014 yılında eğer tarihi değişmez ise yürürlüğe girecek olan ADR yönetmeliği dünya standartlarında bir uyum için bir adım teşkil edecektir.

Tabi ki bu süreç beklenildiğinden kolay olamayacaktır. Hele ki sektörde kurumsallaşmamış firmalar birçok sorun ile karşı kalmaya mahkûmdurlar. En kısa sürede kurumsallaşma alt yapısını oluşturamayan yeni ADR sistemine uyum sağlayamayan şirketlerin yok oluşlarını gözlemlemek zorunda kalabiliriz.