Çin’de üretip Çin'e sattı, yeni hedef Kuzey Kutbu

Çin’de üretip Çin'e sattı, yeni hedef Kuzey Kutbu

“Çin’de yüzde 100 yabancı sermayeli bir fabrika kurduk. Çin devleti aç olduğu konularda Çinli ortağı mecbur kılmıyordu ve teşvik veriyordu. Bu teşvikleri...

“Çin’de yüzde 100 yabancı sermayeli bir fabrika kurduk. Çin devleti aç olduğu konularda Çinli ortağı mecbur kılmıyordu ve teşvik veriyordu. Bu teşvikleri değerlendirip Çine mal almaya gitmedik, Çin’de üretip Çin tersanelerine sattık. Yeni hedefimiz offshore ekipmanları üretmek.”

“Yeni enerji kaynağı arayışı içinde olan şirketler artık kutuplara çıkmaya başladı. Mevcut ekipmanlarla çalışamıyorlar. Arctic ekipman dediğimiz özel ekipman dönemi başlıyor. Çünkü ekipmanların -40 derecede çalışması gerekiyor. Biz bu ekipmanları üretebiliyoruz.”

20. yüzyılın sonunda bir mümessillikle Çin’e giden Mariner, 2004’te Çin’de fabrika kurarak üretime başladı. Çin rekabetini farklı bir stratejiyle ekarte eden Mariner Gemi Ekipmanları şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Birol Alpay, “Biz Çine mal almaya gitmedik, Çin’de üretip Çin tersanelerine sattık. Bazı ekipmanları ise Tuzla’daki üretim tesisimizden ithal ettik” dedi. Aslında bir kimyager olan Birol Alpay’ın şimdiki hedefi ise ‘arktik ekipman’ üretip kuzey ülkelerine satmak.

Gemi ekipman üreticisi Mariner’in kurucusu Birol Alpay gemi mühendisliğinde uluslararası denizcilik arenasında Türk markası yaratan kimyager olarak biliniyor. Tuzla dışında Çin’de bir üretim tesisi ve Almanya’da şirketi bulunan Mariner’in kurucusu Birol Alpay, Mariner’in yeni hedeflerini ve gemi sanayisindeki yeni trendleri Perşembe Rotası Editörü Murat Erdoğan’a anlattı.

Çin maceranız nasıl başladı, yabancı bir yatırımcı olarak sıkıntı yaşadınız mı?

1995 yılında Alman bir armatörün danışmanı olarak Çin’e gittim. Armatörün sekiz gemiden oluşan siparişi Çin’de yapılıyordu. Ciddi tersaneler olmasına rağmen Çin’in iş bililirlikleri azdı. İnanılmaz ilgi gördüm. O kadar itibar ediyorlardı ki çeşitli sempozyum ve eğitimler verdim. Bugün Çin tersanelerinin kılavuz olarak kullandığı bazı işlerde benden alıntılar vardır. Bugün hala onları kullanıyorlar. Çin’i biraz tanıyınca Çin pazarında olmam gerektiğini düşündüm. 1998’de bir mümessilikle işe başladım ve 1999’da ilk siparişimi aldım. Ardından ürün gamını genişlettim. Ciddi siparişler almaya başlayınca bu ekipmanları ben Çin’de üreteyim dedim. Çin devleti aç olduğu ve eksiklik duyduğu konularda Çinli ortak mecbur kılmıyordu. 2004’te Çin’de yüzde 100 yabancı bir fabrika kurduk. Alman mühendislik firması da aynı teknolojiyi kullanıyoruz ortak kuralım teklifinde bulundu. 100 dönüme yakın bir arazi üzerinde yüzde 50-50 ortaklı müthiş bir fabrika inşa ettik. Hala vergi ödemeye başlamadık. Çin’de yüzde 25’lik bir vergi vardır. Bunun yarısı merkezi devlete yarısı eyalet devletine gidiyor. Eyalet devleti merkezi devletin vergisini öde ama bana ödeme yapma diyor. Araziyi ise 50 seneliğine çok uygun koşullarda size satıyor. Bizden de çok cüzi bir rakam aldılar. Bu teşvikleri değerlendirip Çine mal almaya gitmedik, Çin’de üretip Çin’e sattık.”

’Artık Türklere itibar azaldı’

Gemi teknolojisinin üssü Almanya’da da bir şirket kurdunuz. Amaç Avrupa pazarı mıydı?

Almanya’daki şirketimiz, bağımsız bir firmadır. Almanya mahkemesi İngilizce konuşan Alman firması unvanı verdi bize. Bizimle organik bağı var. Tuzla’nın  satın almalarını yapıyor. Ayrıca servis ekibimiz ve yedek parça stokumuz var.

Söylemekten dolayı üzülüyorum fakat o şirketimizin bir diğer avantajı daha var. Ben 95’te Çine gittiğimde çok fazla itibar gösteriyorlardı. Bir gemi indirme töreninde 10 bin kişi Çince ‘Türk’ diye tezahürat ediyorlardı. Fakat bugün o itibar gitti. Bazı Türk esnaf ve şirketlerin yanlış davranışları yüzünden Çin devleti karar aldı. Türk firmalarıyla iş yaparken teminat alın, şunu yapın, bunu yapın diye karar yayımladı ve altına da şu firmalarla çalışmayın diye bir liste yayımladı. Biz de bu engeli bir Alman firması üzerinden sipariş alarak aştık. Herkes bunların Türkiye’de üretildiğini biliyor fakat Çin devletinin o yasaklarını kırabilmek için böyle bir yol izliyoruz.”

Çin devletinin tersanelere ciddi teşvikler verdiği iddia ediliyor. Bir yatırımcı olarak bunu net görebiliyor musunuz?

Kesinlikle. Çin’de tersanelere çok güzel sübvansiyon olduğunu söyleyebiliriz. Tersaneler, enerjiye bile para ödemiyorlar. Biz yabancı firma olduğumuz için bu destekleri alamıyoruz. Bu destekleri şuradan görebilirsiniz: 66-67 milyon dolar olan 37.000 dwt’lik bir bulk carrier (dökme kuru yük gemisi) geminin fiyatı bugün 22 milyon dolar. Sac fiyatı ana makine fiyatı yüzde 10-15 ucuzladı, biz malımızı yüzde 10-15 ucuzlattık diyelim. Genelde ortalama gemi malzemeleri yüzde 15 ucuzladı diyelim. Yüzde 65 fiyat kırmak nasıl oluyor, sorgulamak lazım. Aynı geminin bugün Türkiye’deki maliyeti 70 milyon dolardır.

Böylesi destekler karşısında sizce Türk tersaneleri nasıl rekabet edebilir?

Özel gemi yapacak, başka çare yok. Offshore, balıkçı, araştırma gemileri gibi özel tip gemilere çok ihtiyaç olacak. Çünkü karada birçok maden bitti. Denizdekileri kaynakları çıkarmaya başladılar ve bu araştırmalar daha çok artacak.

Uluslararası kuruluşların ön görülerine göre; gemi siparişleri, gelecek yıldan itibaren 2005 seviyesinde devam edecek. Ciddi ting tang kuruluşlarının görüşleri bu şekilde. Denizde artık yeni gemi tiplerine ihtiyaç var.

Mariner olarak bu sürece nasıl hazırlanıyorsunuz?

Kaynak arayan firmalar artık kutuplara çıkmaya başladı. Mevcut platform ve ekipmanlarla iş yapamıyorlar. Arctic (Kuzey Kutbu) ekipman dediğimiz özel ekipman dönemi başlıyor. Çünkü ekipmanların -40 derecede çalışması gerekiyor. Biz bu ekipmanları üretebilen bir firmayız. Ürünlerimizi geliştiriyoruz. Makine ve teknolojik ağırlıklı ekipmana ağırlık veriyoruz. Dışardan aldığımız bazı ürünlerin artık Türkiye’de üretimine başlayacağız.

Çin rekabetini bertaraf ederken Kore ve Japonya tersanelerine de ekipman satabildiniz mi?

Kore ve Japonya tersanelerinde birkaç küçük iş yaptık fakat orada standart gemi ürettikleri için pek rakebet edemedik. Ekipmanlar standarttı ve gemiler bir sistem içinde standart şekilde üretiyorlardı. Fakat şimdi bizim için bir şans doğduğuna inanıyorum. Çünkü standart tip gemi inşasında Çin ile baş edemeyeceklerini anladılar ve özel tip gemilere yöneldiler. Piyasa standart gemiye doydu artık. Farklı tip gemi inşa etmeye başladıklarında bizim çok iddialı olduğumuz ekipmanlarda bize geleceklerini düşünüyorum.

Seri gemi siparişlerinin bitmesi sizin işlerinizi de düşürdü diyebilir miyiz?

Seri gemiler siparişleri geldiği için bu yıla kadar bizim iş hacmimiz oldukça iyi gidiyordu. 2011 yılının sonuna kadar imalatımız yoğun şekilde devam ediyordu. Yığılan siparişler vardı fakat bu yıl siparişler kesildi. İş yaptığımız bir kaç armatörün yeni gemi projesi var ve o projelerde bizimle yürüyecek. Bu yıl sonunda sözleşmelerini yapabiliriz fakat teslimatlar seneye başlayacak.

Offshore yönelik gemi tiplerine ihtiyaç var. Şimdi o gemi tiplerinin ekipmanlarını geliştiriyoruz. Gelecek sene bu gemilerin inşası başlayacak. Bu bizim için de bir imkan. Ayrıca Norveçlilerin Türkiye’de yaptırdıkları gemilerin ekipmanlarını biz üretiyoruz.

Bir kimyager olarak gemi mühendisliğinde bu başarınız nereden geliyor?

Hayri Baran’ın tersanesinde işe başladım.  45 yıldır bu işlerin içindeyim. Babam makine mühendisiydi ve babamın fabrikasında mühendislik bilgimi geliştirdim. Lisanım bana çok şey kazandırmıştır. Ben 1982’den beri yabancı fuarlardayım. Şimdi şimdi Türk firmalarını fuarlarda görüyorum ve çok mutlu oluyorum. Çünkü rekabetten korkmak doğru değildir.

Biz biraz ‘gâvur kafalı’ düşünüyoruz ve öyle çalışıyoruz. Yeni projelerde TÜBİTAK ve üniversitelerle çalışıyoruz. Sektörde ciddi Ar-Ge yapan, mühendislik araştırmaları yapan şirketlerin başında geldiğimizi söyleyebilirim. Çok ciddi Ar-Ge giderimiz var. Şu sıralar bir ürün üzerinde çalışıyoruz ve araştırma maliyeti yarım milyon euroya yakın. Satış fiyatı 6-7 bin euro olan bir ürün için yarım milyon euroluk bir araştırma maliyeti var. Fakat bu sayede binlerce gemide mariner ekipmanını görmek mümkün oluyor.

Murat ERDOĞAN – PERŞEMBE ROTASI

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.