UND, denizi bıraktı, zamlar özgür kaldı

Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin, (UND) Ro-Ro’da ‘ben de varım’ dediği günden itibaren gelen rekabet avantajı, derneğin çekilme kararının ardından artık sadece nostalji olarak anılacak gibi gözüküyor. Çünkü, rekabet kıskacından kurtulan UN Ro-Ro, derneğin ‘çekiliyoruz’ açıklamasından bir gün önce, taşıma bedellerini 1 Ocak’tan geçerli olmak kaydıyla artırarak, dörtte bir bonus uygulamasını da kaldırdı. Uluslararası nakliyeciler, rekabet avantajlarını teslim etti. Derneklerinin kurduğu UND Deniz’i yeterince kucaklamayarak sonunda pes etmesine seyirci kalan sektör temsilcilerinin bundan sonraki gelişmelerdeki tavrı merak ediliyor. Çünkü, ABD’li fon şirketi KKR’nin satın aldığı UN Ro-Ro’nun zam iştahı, daha çekilme kararının resmi olarak açıklanmasını dahi bekleyemedi. Konuştuğumuz her platformda sektörün gittikçe yabancı hakimiyetine girdiğini öne süren  işadamlarımızın birleşme külturü ile ilgili dersleri zamanla alacağını umuyoruz. Öte yandan, UND’nin ikinci dönem başkanlığını yapan Tamer Dinçşahin ve ekibi, Türkiye’de pek de alışık olmadığımız bir hasletin varlığını anımsattılar. Evet, doğru bir adım atılmıştır. Ama, yanlışlar da yapılmıştır. Göreve geldiği günlerde bazı çevrelerce ‘emireri’ diye nitelendirilen Başkan Dinçşahin, istifa kararıyla hem omurgalı görüntüsünü korumuş, hem de faturayı ödeyebileceğini göstermiştir. Savaş kaybedildi ama Fransa hattı kazanıldı Çekilme kararını ilk ağızdan TOBB Ulaştırma Sektör Meclisi Başkanı Çetin Nuhoğlu’dan duyduk. Nuhoğlu da, tabi ki çok üzgündü. Ama, bir konuyu teselli malzemesi olarak görüyordu. “Evet, çekiliyoruz. Fakat, Türk nakliyecilik sektörü Fransa hattını kazanmıştır” Çünkü, yıllardır daha prodüktiv olarak gördükleri bu hat bir türlü açılamamış. UND Deniz’in Toulon hamlesiyle bunu gerçekleştirmişlerdi. UND yoktu ama Marsilya’ya Ro-Ro’nun gitmesini sağlamışlardı. Sektör, çekilme kararını çok tartışacak Ro-Ro taşımacılığında sihirli bir şeyler var. Dokunan yanıyor. Ti Ro-Ro, BKT Ro-Ro şimdi de UND Deniz… ‘Saffet Ulusoy, nasıl bir temel atmış ki, bir türlü aşılamıyor’ diyesi geliyor insanın… Ama, başarısızlığın tüm faturası ‘ben yaparım’ diyenlere mi ait sizce? ‘Bu, bizim yolumuz. Hadi bi omuz verelim’ demeyenlerin hiç mi günahı yok? Taşıyanların sayısı arttıkça seçme şansınız çoğalmadı mı? Bunu görenler, keyfi zamları yapamaz hale gelmediler mi? Bakın neler kazanmış sektör. UND Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Dinçşahin’in istifa kararını açıklamasından az önce söylediklerini okuyun lütfen! Sektörün cebinden 19 milyon Euro çıktı “UND Deniz, Fransa ve İtalya hattından çekilme kararı almıştır. Bu kararımızı resmi olarak açıklamadan saatler önce, 1 Ocak 2011’den geçerli olacak bir zam kararı elimize ulaştı. Şu andaki rakamlara baktığımız zaman, zammın boyutu yıllık 19 milyon Euro’dur. Nasıl hesap ettiğimizi şöyle açıklayabilirim: Dörtte bir bonus promosyonlarını kaldırmışlar. Yılda 20 bin sefer diye düşünüldüğünde, bunun karşılığı 5 bin bilettir. Bu 5 bin biletin karşılığı ise, en düşük fiyatın 1600 Euro olarak açıklandığını hesaplarsak, 8 milyon Euro eder. Öteki tarafta da 100 bin sefer yapılıyor. 110 Euro da bu hatta zam yapıldı. Bunun da ederi 11 milyon Euro’dur. 11 artı 8 daha 19 milyon Euro eder. Bir tek hareketle 19 milyon Euro, sektörümüzün cebinden çıkmıştır.” UND Deniz niye başarılı olamadı? UND’nin müstağfi Başkanı Dinçşahin, kurdukları hattın kısa ömürlü olma nedenlerini de şu sözlerle açıkladı: “Öncelikle kalkış limanının doğru seçilmediği yönünde eleştiriler var. Ama, bana göre Tekirdağ en doğru bir seçimdir. Bir hat kuruyorsunuz ve bu hattın gemilerle 7 günde tamamlanan bir süreci var. Yaptığınız işte zamanı tutturmak için bir saatin bile çok büyük önemi var. 1300 millik bir mesafe, 23,9 mil süratli 2010 model bir gemiyle gidiyorsunuz, dakikaların bile önemi var. O yüzden hedefe en kısa yol olduğu için Tekirdağ seçildi. Çünkü, yeni bir hat yaratıyorsunuz ve buradan 100 kilometre öteden bir yerden çıkıyorsunuz ama aynı hizmeti Trieste ve Marsilya’ya verenler bin kilometre daha fazla yol alıyor. 1000 kilometre mi yapmak, yoksa 100 kilometre mi yapmak doğrudur? Ama arkadaşlarımız daha fazla römork taşımacılığını öne sürerek bu mesafeye nasıl gidip gelineceğinin hesabını yaptılar. Bana göre bu yanlıştı. Burada bizim hedeflediğimiz doluluk oranı yüzde 75’lerdi. Ama aslında, yüzde 90’ların üzerine çıkmalıydık. Çünkü, her açıdan kazandıran alternatif bir hat yaratılıyordu. Ama olmadı, yeterli desteği alamadık.” Yeni bir girişimden kimse korkmasın! Kendilerinin de aralarında bulunduğu, art arda gelen başarısız hamlelerin sektörün mücadele gücünü kırmaması gerektiğini ifade eden Tamer Dinçşahin, yeni alternatiflere mesaj verdi: “Benimle beraber mücadele eden arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Biz bu mücadelede gerçekten çok yorulduk. 10 yıldan beri herkes niye Ro-Ro işine giremediğimizi söylüyordu. Zor denilen bu hamlenin 3 ayda olabileceğini; her iki tarafta limanların ayarlanabileceğini, gemilerin bulunabileceğini ve bu hattın kurulabileceğini ispat ettik. Kimsenin artık korkmasına gerek yok. O hatta isteyen istediği şekilde girer. Ancak bir tek şey var. Yıkıcı rekabetin önünde kalabilecek kişiler bu işe soyunmalı. Bir meslek örgütü, ancak belli bir yere kadar gelebiliyor. Eğer ki bir sektörün oyuncuları olarak girilecekse mutlaka farklı sermayelerle yerini almalı. Biz ‘yapılamaz’ denilenin olabileceğini anlatmak istedik. Yani dedik ki kafanızdakini atın! Bu yapılabiliyor. Yapıldığı zaman da, herkes olayın nereye geldiğini gördü, Alternatif yok olduğunda da işin nereye gittiğini 48 saat içinde yaşadık. Bundan sonra hiçbir taşımacı arkadaşın niye yapılamıyor, nasıl yapılamıyor sorusunu sormaması lazım. Gözünü kapatarak bu işe koşması lazım. Kendileri taşımacılık yapıyorlar ve uzun ömürlü bu sektörde kalacaklar. Bu sektör onların gelecekleridir. Geleceklerine sahip çıkmak gibi bir sorumlulukları var. Biz bir meslek örgütü olarak bu kadarını yapabildik. UND Deniz süreci bir başarı öyküsüdür. Unutulmamalıdır ki, bakış açımız tamamen ticari olsaydı, biz bugün bunları konuşmuyorduk. Biz rekabetçiliği yaratmak, alternatifleri oluşturmak için ve karşımızdaki devle de küçük bütçelerle çarpışmak için ortaya çıktık.” Fransa krizi dernekler arasında çözülebilir miydi? UND, çekilme kararını resmi olarak açıklamadan 3 gün önce sektörün duayenlerinden Çetin Nuhoğlu, aslında Fransa’daki krizin dernekler arasında çözülebileceğini, fakat UND’nin bu adımı atmakta biraz geciktiğini açıklamıştı. Bunu sorduk Başkan Dinçşahin’e ve şu yanıtı aldık: “Bu, ‘vize süreçleri iyileştirildi’ demeye  benziyor. Örneğin, İTO açıklıyor; ‘bana evrakları gönderdiğinizde size 3 günde vize alacağım.’ Sorun o değil ki. Sorun vizenin haksızlığı… Fransa ile yaşanan süreç de haksızdı. Haklı olmayan bir süreci masa başında paylaşamazsınız. İtalya’da sorunun anlaşarak çözüldüğünü söylüyorsunuz. İtalya pazarı 100 bin araçlık bir pazar ve İtalyanların aldığı pay bin 500 araç. Fransa pazarı 10 bin ise onların istekleri 5 bin kotaydı. 5 bin araç yüzde 50 demek. Fransa taşımalarında araçların yüzde 40’ı komple, yüzde 60’ı ise römork. Bu taşımayı onlara verdiğimiz zaman, onlar 5 bin taşıyacak, biz bin taşıyacağız. Anlaşma nerede? Niye anlaşacaksınız?”

Bu yazı toplam 1672 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.