Türk bürokrasisi tepetaklak

Evet tam bir şaşkın ördek durumu yaratılmış vaziyette.  Eskiden bürokrat,   sistemi rahatlatmak için vardı ve işlerin tıkandığında en hızlı şekilde çözüm üretilir ve sorun çözülürdü.  Üstelik kendi inisiyatifleri içine giren karar almalarını da,  mükellef lehine zorlarlardı. Şimdilerde ise bu tam olarak Arap saçına dönmüş ve kimin ne yaptığı bilinmez hale gelmiştir. Sıkça yazılarımda bu yanlışlıkları ve yaratılan sıkıntıların bizlere nelere mal olacağını işaret etmekten,  rutin işleri bile takip edemez hale gelmiş durumdayız.  Elimizin altında mucize olarak işaret edilen BİLGİSAYAR olmasına rağmen,   çıkartılan kanun,  kararname,  yönetmelik ve genelgeler devamlı işleri tıkayıcı,  yanlış ve sil baştana dönülmeyi gerektiriyor. İnanın çıldırmak işten değil. Kimseden bilgi paylaşma ihtiyacı duyulmuyor,  öneriler önemsenmiyor ve sadece ben yaptım oldu ile kraldan kralcılık yapılıyor. Ama nelere sebebiyet vereceği ve nelere mal olacağı ile ilgili en ufak bir öngörü yok. Attıkları taş bırakın kurbağa ürkütmeyi,  çıkardığı gürültüye değmiyor. Bir yerden sevinmem gerek,  biz bilirkişilere kazanç kapısı olmasına rağmen içim acıyor. Bu kadar bilgisizlik,  aymazlık ve baştan sağmacılık görülmemiştir. Hatırlarsınız eskiden bir terlik ithali için 15 günlük kanun çıkmıştı ve yer yerinden oynamıştı. Peki şimdi kanunlarımız nasıl çıkıyor bilen söylesin. Komisyonlarda hazırlanan tasarılar, meclis genel kuruluna gelirken sadece çoğunluğun el indirip kaldırılması ile hazırlanıyor ve aykırı seslere asla ödün verilmiyor. Verilmiyor da ne oluyor? Hemen nerede ise ertesi gün ya geri çekiliyor ya da iptal ediliyor. İşte içler acısı durum burada, çünkü bu tasarılar ilgili sektörün bürokratları tarafından hazırlanıp komisyona yollanıyor. Kanun daha doğarken sakat hazırlanıyor. Hangisini yazayım ki. Tekrar tekrar belirtmek yerine son olayı yazmak sanırım her kese yetecektir. TC. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünün 10. 11. 2009 tarihli 2009/10 sayılı ve Müsteşar vekili İbrahim Şenel imzalı bir yazı ilan edildi.  Bu tam olarak dış ticarette KAOS yaratmaya sebebiyet verdi. Kısaca; Uluslar arası ticarette ödeme şekillerinden,  peşin,  akreditifli ve vesaik mukabili ödemeler KKDF kesintisine sebep olmayan ödeme şekilleri olmasına rağmen, bu bedel ihracaatcıya en erken iki banka gününde teslim edile bildiğinden, iki iş günü geçmeyen banka valörlü ithalat beyannamelerinin tescilinde KKDF aranacaktır denmektedir. Buyurun ayıklayın pirincin taşını…Bu kadar saçma ve ipe sapa gelmez bir emir. Ne için orada oturulduğundan bile bi haber uygulama. Adama sormazlar mı? Kardeşim sen hangi ülkenin bürokratısın,  sen dış ihracatçının kontrol memurumsusun, sen maliyet arttıran bir unsur musun, sen kimin bekçisisin. . . ? Bu söylediklerimin hepsi doğru. İthalatcı bankaya transfer için emir vermiş,   hesabından düşürtmüş ve dekontunu almış. Beyanname tescil edecek, ama bu genelge duvar gibi önünde. En az iki gün bekleyecek, ardiye masrafı yiyecek, sözleşmeden dolayı ceza yiyecek. Belki sipariş iptal edilecek. Niye sadece ben en iyisini bilirim……En övünç duyduğumuz ve her yerde bağırdığımız o meşhur “gümrüklerde işlemler bilgisayarla bir günde yapılıyor” sözü ne kadar gerçek bakın bakalım. Allah bizim beynimize ve sabrımıza sahip çıksın. Bu beyler bu kararlarla daha çok saç baş yoldururlar. Artık sadece işaret etmek ve yumuşak kelimeler kullanacak basiretimiz bile bitti. Nerede ise öküzün altında buzağı arar hale geldik. Geldik ama beyler bir dakika.  Koltuğa oturanlar hiç mi ne yaptıklarını bilmezler.  Yazık değil mi bu yatırımcıya, sanayiciye ve iş adamlarına. Bırakın dünü, bize bir saat evveli bile unutturuyorlar. Hangi kararlara yetişeceğimizi şaşırdık. Doğrunun adresini kaybettik. Artık her şeyde kıl arar veya her şeye kıl olur duruma düştük. Aklınıza sahip çıkın ve hiçbir şey yapmayın. Bizden beklenen o. Sadece baş eğip boyun kırmak tek işimiz olmalı. Her halde anlı şanlı gümrük birliği ile AB bizden bunu beklediğini emretmiş. Not: Biz köşe yazarlarını sevindiren en iyi şey. Yazılarına aldıkları eleştirilerdir.  Okunduğumuzu anlayıp seviniriz. Hasan Yılmaz ve Hakan Coşkun’a bu sebeple teşekkür ederim.

Bu yazı toplam 1099 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.