Atilla Yıldıztekin

Atilla Yıldıztekin

Lojistik sektöründe kriz dedikoduları

Türk insanının belirgin bir özelliği var. Kendi hakkımızdaki bilgileri dışarı vermiyor ancak rakiplerimizle ilgili her bilgiyi öğrenmeye çalışıyoruz. Bu nedenden dolayı dedikodu mekanizması harika çalışıyor. Lojistik sektöründe kimlerin işi iyi, kimlerin işi kötü bu sorunun cevabını öğrenecek tek kanalımız; ikili görüşmelerde elde ettiğimiz bilgileri internetten daha hızlı ileten, dedikodu sistemi oluyor. Bir çok ana sanayinin üretimi kestiği, çoğunun yarının altına indirdiği, kredilerin geriye çağırıldığı, satışın olmamasından dolayı ödemeler için gereken naktin karşılanamadığı bir pazarda, bir çok lojistik şirketi için battı batacak dedikoduları yayılmaya başlıyor. Bizden daha kötüleri var düşüncesi gönlümüzü rahatlatırken, bizi tembeliğe itiyor ve kendimizin çok kötü olmadığını ispatlarcasına, rakiplerimizin durumunu daha da kötüleştirerek herkese duyuruyoruz. Kriz neden ile işlerin azalması sonucunda işten çıkan elemanların, aylık ücretlerini düzenli olarak alamayan çalışanların,  fatura tahsilatlarını gününde yapamayan tedarikçilerin  bazan boş boğazlıktan, bazan da kasti olarak  çalıştıkları firma için  “nakit sıkıntıları var zor durumdalar” sözleri duyuluyor. Kulaktan kulağa oyunu gibi bu söz ağızdan kulağa değişerek yayılıyor. Her aktaran kendi yorumunu ekliyor ve sonunda yüzlerce aracı, çalışanı, yatırımı olan lojistik şirketler hakkında batıyor beklentisine ulaşıyoruz. Ekonominin temel direği yatırımdır. Büyümeyen şirketler bisiklete binen sürücüler gibi pedal çeviremezlerse düşerler. Lojistik sektöründe hayatta kalmanın en önemli unsurları yatay ve dikey büyümedir. Kendi nakit öz kaynağı olmayan, banka kredileri ile kapasite yaratamayan, gelecek beklentisi düşük olup yatırıma cesaret edemeyen şirketler düşeceklerdir. Ekonomik kriz dönemlerinde de büyümenin tek yolu şirket birleşmeleridir. Eleman çıkararak maliyetlerini azaltmaya çalışan kuruluşlar aslında bilgi birikimini, iş yapma kapasitelerini de kaybetmektedir. Şirketlerin kriz dönemlerinde küçülme projeleri hazırlamaları ve küçülmek yerine şirket birleşmeleri ile  doğru ölçeğe ulaşmaları bu birleşme ile ortaya çıkan yeni yapıda stratejik planlamalarını yapmaları gerekmektedir. Eğer birleşme kapasite arttıracak, verimlilik sağlayacaksa bu durumda eleman çıkartmaya bile gerek kalmayacaktır. Birleşme büyük bir iş kapasitesi yaratmayacaksa ilk yapılacak şey; işten çıkartmak yerine ücret ayarlaması ile yük getiren personel giderlerini belli bir süre için azaltmaktır. İşten eleman çıkartılması gerekiyorsa da o zaman birleşmede ortaya çıkan fazla elemanların çıkartılması görüşülmelidir. İşlerin aksamaması açısından. Dedikodularla aslında kendi ayağımıza basıyoruz. Sektöre duyuşan güveni azaltıyor ve üreticilerin“başımız ağrımasın biraz pahalı olsun ama kendim yapayım” kararı ile pazarımızı kaybediyoruz. Azalan iş kapasitesi ölçek küçülmesi yaratmakta verimi düşürmekte, maliyeti arttırmakta satışlardaki kar marjlarını ortadan kaldırmakta ve pazarı küçültmektedir. Dedikodu gibi iki ucu keskin bir kılıcın artık kınına konulması, ne karşımızdaki  eli kolu kesmeye ve de elimizi kirletmeye yol açılmaması gerekmektedir. Gelin beklentileri pozitife çevirelim. Krizin kısa zaman içinde biteceğini ön görelim ve işlerimizde buna uygun programlar uygulayalım. Kriz nasıl olsa bitecektir. Dedikodular sadece bu süreci uzatır ve hepimiz için tehlikelidir.

Bu yazı toplam 1730 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.