İstanbul’u rahatlatacak ‘çılgın olmayan’ projeler

İstanbul’da yaşayıp da trafiğinden şikayet etmeyen bir Allah kulu bulamazsınız. Peki, yaşananlar sadece mukadderatla açıklanabilir mi? Bana göre doğru yöntemlerle bu sorunu aşabilmek mümkün. BOĞAZ KÖPRÜSÜ ÇÖZÜMÜ Üçüncüsü henüz faaliyete geçmedi ama diğer ikisinde kullanılan yöntemler orada da uygulanırsa sıkışıklık kaçınılmaz. Bana göre Boğaz köprülerindeki OGS ve KGS gişeleri kaldırılmalı. Tabi buna önce devlet hazinesinin önemli bir bölümünü doldurduğu için siyasi irade itiraz edecektir. Fakat ben ücret almayın demiyorum. OGS ya da KGS’leri ana arter çıkışlarına koyun! Örneğin, Boğaziçi Köprüsü’nün ilk kapısı, Beylerbeyi, sonraki Altunizade olsun. Daha sonra sırayla devam etsin. Bu ne getirir? Öncelikle köprü üzerindeki araç kalma süresi kısalacağından köprüye fazla yük binmeyecek,  böylece amortisman kaybı daha az olacaktır. 10 bin aracın gelip, bir huni gibi 20 gişeden geçmesini beklemek yerine onlarca çıkış noktasına pay edilen araçlar beklemeksizin geçebileceklerdir. MİNİBÜSLERİ TASFİYE Bir iktidarın böyle bir karar alabileceğini düşünebiliyor musunuz? Çok olası gözükmüyor. İnsanlar yollara düşecek,  feryatlar, protestolar birbirini izleyecektir. Muhalefet de doğru olduğunu bilse dahi, ‘ezilenlerin’ yanında olacaktır. Fakat bu sorunu da, herkesi hoşnut edecek bir şekilde çözmek mümkün. Minibüs sahiplerinden araçlarını satmaları istenir. Bu araçlar, artık İstanbul’da değil, Anadolu’da kullanılacaktır. Devlet, hatlara göre ortalama günlük kazanç tespiti yapar. Ardından minibüs satışlarından gelen bu paraları, metro ya da havaray inşaatında kullanmak üzere alır, karşılığında da daha önce hatlarda tespit ettiği meblağları taşıt sahiplerine aylık olarak öder. Taşıt sahiplerinin elinde devlete ait tahviller bulunmaktadır. Bu tahviller de, yapılacak metro ve havaray çalışmalarından kişilerin kar ortağı yapılması anlamına gelir. Böylece devlet, Dünya Bankası ya da başka bir finans kuruluşuna değil, vatandaşına borçlanarak hizmeti öz kaynaklarıyla yapmış ve minibüs sorunundan da kurtulmuş olur. METROBÜS Ben metrobüs projesinin acele kotarılmış bir proje olduğu konusunda ısrarlıyım. Tabi ki, trafiğe takılmadan uzunca bir mesafeyi kat etmek hoşuma gidiyor. Bu yönünü kimse eleştiremez. Ancak, bütün gelişmiş ülkelerde toplu ulaşımın adresi demiryollarından geçerken, benim ülkemde hala çözümün karayolunda aranması kanıma dokunuyor. Üstelik, İstanbul gibi trafiğe çıkan araç sayısının her gün arttığı bir metropolde… ÜSTTE TREN, ALTTA OTOBAN Evet, özellikle İstanbul’da yollar artık yetmiyor. Gün gelecek yer altındaki metronun rahatlığını havada da yaşayacağız. İşte bu konuda start için en optimum noktanın metrobüs için bölünmüş alan olması gerektiğini düşünüyorum. Metrobüs seferlerine ara vermeden havaray için gerekli çalışmalar yapılabilir. Sistem tamamlandığında ise, havaray devreye alınarak toplu ulaşımın kesintisiz sürmesi sağlanır. Bu arada mevcut metrobüsler de, İstanbul trafiğindeki mevcut araç parkını yenileyerek takviye eder. GELELİM AŞAĞIDA YAPILACAKLARA Öncelikle yol tek şerit gidiş, tek şerit dönüş olmak üzere bir sutre ile ikiye ayrılır. Giriş ve çıkışlara OGS’ler yerleştirilir. Bu yolu da, acelesi olanlar bedeli karşılığında geçerler. Ambulans, itfaiye vb’ye ise sınırsız OGS hakkı tanınır. Böylece havaray ile hızlanan toplu taşımacılık aşağıdaki otoban ile de gelir kapısına dönüşür. Trafikte sinir krizleri geçiren İstanbullu bedelini öderse, huzurlu bir yolculuğu da satın almış olur. Projelerimi ütopik bulanlar ya da teknik olarak eleştirenler çıkacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki, aydınlık ve mutluluğa giden yol hayal köprüsünden geçer.

Bu yazı toplam 1821 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.