Kapt. Ünal Benlialper

Kapt. Ünal Benlialper

DENİZLERDE KÜRESEL İSYAN

Çağdaş denizcilik anlayışını özümsemiş ve bu anlayışın ilkeleri doğrultusunda yapılanmaya gitmiş toplumlarda oluşan belirgin ''Denizci Ulus'' kimliğinin varlığı onlara, uluslar arası ilişkilerde sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi güç ile birlikte gelen çok ayrıcalıklı, itibarlı bir statü kazandırılmıştır. Konuya hangi boyutları ile incelerseniz inceleyin, denizciliğimizin gücünü ve sahip olduğu bütün değerleri küreselleştirmeden önce, Ulusal varlığımızdaki gelişmelerinin geldiği noktayı çok iyi belirlememiz gerekir. Kültürel birikimlerindeki evrensel boyutlarıyla Dünya ya açılan denizciliğin gelişmesinde, bilim, teknoloji, emek, bilgi ve bunlara bağlı olarak da mesleki eğitimin doğru kullanılması gerekir. Bu kabullenilmiş açılım içindeki sömürgeci yaklaşımlar, küreselleşme adı alltında izlenen uluslar arası baskıcı politikalar ve bu nedenle de oluşan kaynak kayıpları sektöre çok büyük darbe vurur. Bu da o ülkedeki denizciliği izole ederek bir çok alanda ayrımcılığın gelişmesine neden olur. Değişik özelliklere sahip çok farklı kıtalarda, ayrı ayrı ülke topraklarında yaşıyor olabiliriz. Ama şunu kesinlikle unutmayalım ki, tek bir gökyüzü altında ve tek bir Dünya'da varlığımızı sürdürüyoruz. Ortak kullandığımız bu değerleri çok iyi korumamız gerektiğini bilmeliyiz. Özellikle denizlerin ve Okyanusların sahip oldukları besin zincirinin gelecekte insanoğlunun beslenmesinde ne kadar önemli olacağının altını çizmek isterim. Ama ne üzücü bir gerçek ki, bunların gücü ve yaratıcılığı insanlığın ağır ve yoğun baskıları yüzünden acımasızca tahribata uğramakta ve yok edilmektedir. Günümüz toplumlarının bugün tükettikleri temel gıdaların önemli bir bölümü geleceğe yönelik olarak ipotek altındadır. Diğer bir söyleyişle, gelecek kuşakların besin kaynaklarını hiç düşünmeden tüketmekteyiz. Daha çok sahip olabilme egosunun esiri olmuş bencil insanların sahip oldukları sınır tanımayan istekleri ve beklentileri nedeniyle oluşan yeni Dünya düzeninde hükmetme arzusu toplumları kanser gibi sarmıştır. Denizlerdeki canlı yaşamı tehdit eden tehlikelere karşı bütün ülkeler ortaklaşa kararlar almalıdırlar. Böylesine hassas bir konuda hazırlıklı olmalı ve ''Denizlere Özel Statülü'' koruma programını dönemler halinde, ilkelerinden hiç bir ödün vermeden acil eylem planları çerçevesinde uygulamalıdırlar. Bilimsel içerikli üretilen çevreci, ulusal ve uluslar arası politikalar ile denizler koruma altına alınmalıdır. Yoğun baskılar sonucu geri dönüşümü mümkün olmayan kayıplar veren denizlerdeki eko sistemin yeniden sağlanması ve canlanması için mevcut yasalar da işlerlik kazanmalıdır. Bu konudaki acil koruma bilincinin üst düzeyde gelişmesi, alınması gereken caydırıcı kararların uygulanmasında öncelik sağlayacaktır. Çünkü temiz enerjinin, sağlıklı gıdanın ve güvenilir teknolojinin 21. yüzyıldaki yeni adresi denizler ve okyanuslardır. Hangi yöntem ve kurallar ile olursa olsun, denizciliğin özünde var olan ve tarihsel evrimleşme süreci boyunca kazanılan değerlerin oluşturduğu kültür tortusunu değiştiremez ve yok edemezsiniz. Denizcilik olgusunun varlığının genetik şifresini çözmeyi başarmış uluslar, bunun sağladığı ayrıcalığı da haklı olarak yaşamaktadırlar. Denizciliğin evrensel misyonundaki ekonomik, sosyal ve kültürel değerler, ona sahip çıkan ulusların sevgisi ve koruması altında yüzyıllar boyunca harmanlanmıştır. Bu birikimlerin oluşturduğu " Denizcilik kültür tortusu" da o toplumun geleceğine ışık tutacaktır. Denizleri yaşatacak, koruyacak ve üretken yapacak olan işte bu tarihsel birikimdir. Denizler, yaşamın vazgeçilemez en önemli varlıklarıdır. Onlara sahip çıkmak ise insanoğlunun insanlık borcudur.

Bu yazı toplam 1603 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.