Yük iskeleleri çay ocağı oldu!

Yük iskeleleri çay ocağı oldu!

İstanbul’un neredeyse tüm yükünün taşınıp dağıtılmasını sağlayan iskelelerin kaldırılmasından sonra tüm taşımacılığın karayoluna mahkum edildiğini söyleyen Arif Davran, “Eski iskeleler, günümüzde belediyelerin çay ocakları durumuna geldi” dedi.

Yeditepe Üniversitesi Lojistik Kulübü’nün düzenlediği Logistics Forum ‘15’te konuşan Asyaport Yönetim Kurulu Danışmanı Arif Davran, aktarma ve ihtisas limanlarının Türkiye’deki geleceğini değerlendirdi. 1930’lu yıllarda İstanbul’da her yüke ayrı bir iskele bulunduğunu ve şehir içi taşımacılığının kamyonlar yerine taka ve mavnalarla bu iskeleler üzerinden yapıldığını hatırlatan Davran, “Eskiden yük taşımacılığında yoğun olarak kullanılan iskeleler, günümüzde belediyelerin çay ocakları durumuna geldi” dedi.

Koca İstanbul’a 78 kamyon yetiyordu
Bundan 80 yıl öncesinde bile İstanbul’un, yük taşımacılığı konusunda şu andaki halinden daha ileride olduğunu dile getiren Davran, küçük iskeleler sayesinde malların daha hızlı ve ucuz olarak taşındığını anlattı. O dönemde nüfusu 700 bin olan İstanbul’da yalnızca 78 kamyon ve 299 kamyonet bulunduğuna dikkat çeken Davran, “İstanbul şehir defterinde 2041 mavna ve emsali kayıtlı. Bunlar taka. Artık kimse taka kelimesinin anlamını bile bilmiyor. Halbuki bu bir meslek loncasıydı. 2041 mavna, koskoca İstanbul'un yiyeceğini, kömürünü getirir ve oradan da Karadeniz kıyıları başta olmak üzere, çeşitli kıyılara giderlerdi. İstanbul'da, un iskelesi, yağ iskelesi, hal iskelesi, kömür iskelesi, odun iskelesi, tütün iskelesi, hububat iskelesi gibi iskeleler vardı. Sonuçta, bunların hepsi zaman içinde, kara nakliyeciliğine dönüştürülerek kaybedildi. Yolların yapımı ve kamyon nakliyatının süresinin azalmasıyla beraber eski limanların kullanımı azalmaya başladı. O azalmayla beraber, mavnaların bağlı kalıp, çürümeye başladığı bir döneme geçtik. Bütün onlar kaldırıldı. Kaldırılanların yerine başka hiçbir liman veya iskele tesis edilmedi. Biz, aktarma limanı yapıyoruz. Bu liman, ana geminin getirdiği,  malların dağıtılması için kullanılıyor. Marmara'nın her yanında limanlar var, onlara göndereceğiz. Ama daha ufak dağıtımın da yapılabilmesi lazım. Bugün Türkiye bundan yoksun. İskelelerin tamamı yenileri yapılmadan kaldırıldı. Fiyat açısından cazip olan belediye iskeleleri çay ocağı oldu. Artık bütün mal ve yükler karadan taşınıyor. Çünkü alternatifi yok. İstanbul'dan İskenderun'a gidecek bir mal, acil olmasa da kamyonla gidiyor” ifadelerini kullandı.

Yükü düşünen yok
Davran, aradan geçen onlarca yıl içinde, yük taşımacılığında dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmelere de değindi. “Yük taşımacılığı konusunda dünyada konteyner icat edildi. Kırkambar ve güverte yüklemeleri sonucunda oluşan aktarma riskleri ortadan kalktı. INCOTERMS sorumluluk açısından konteyner hareketlerinin aktarma olmadığını kabul etti. Yapılan çalışmalar ve teknoloji sayesinde maliyetler ciddi oranda düştü. Gümrükler transit konteynerleri vida kapaklı gazoz gibi açıp denetime tabi tuttular. Demiryolları unutuldu. Unutulmanın yanı sıra, son yıllarda yapılan tüm demiryolu yatırımları yolcu taşımacılığına yönelik oldu. Yani, yükü düşünen insanlar pek ortada yok. 3. Köprü'yle beraber tren geçişi ve yük treni geçişi düşünülüyor.

Slip sheet önerisi
Türkiye’nin taşımacılıkta kullandığı enerji ve güç israfının korkunç boyutlarda olduğunu anlatan Arif Davran, maliyeti ve zamanı daha verimli kullanmayı mümkün kılacak ayrıntıların gözden kaçtığını söyledi. Davran, “Denizden taşınacak mallar karadan taşınıyor, trenle gidecek EMTIA kamyonla gidiyor. Akaryakıt ödenmeyen kurumlar vergisinin açığını kapatan araç olarak görüldüğü sürece düzelme zor. Bu biraz da etrafa bakarak detaylardaki esası görememeden kaynaklanıyor. Hava yük tehlikeli sınıf taşıması hariç ambalaj yapımı ekonomik ve uygun değil. Ekonominin ambalaj maddesinde ucuzdan geçtiği düşünülüyor. Konsept değiştirme hiç gündeme gelmiyor. Mesela Asya’da 20 senedir kullanılan ‘slip sheet’ hiç kullanılmıyor” diye konuştu.

Asyaport, Türkiye'nin en büyük hub limanı olacak
İtalyan MSC şirketiyle birlikte inşa ettikleri 450 milyon dolarlık Asyaport Limanı’nın Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ise Rotterdam ve Hamburg’dan sonraki üçüncü büyük konteyner limanı olacağını söyleyen Arif Davran, Asyaport sayesinde Türkiye’nin, malların daha çabuk geldiği ve daha çabuk gidebildiği ülkelerden biri haline geleceğini dile getirdi. Asyaport’la birlikte çevre ülkelere gidecek olan tüm malların önce Türkiye’ye geleceğine dikkat çeken Davran, “Çin'den kalkacak 300 metrenin üzerindeki bir gemi önce bize gelecek. Bu geminin getirdiği yükün yüzde70'i başka ülkelere gidecek, yalnızca yüzde 30'u Türkiye’de kalacak. Bizim limanımız sayesinde Türkiye, malların daha çabuk geldiği ve daha çabuk gidebildiği ülkelerden biri haline gelecek. Ama bundan sonra dağıtımın yapılabilmesi, bunların düşünülerek hareket edilmesiyle olabilir. Bizim bunu getirmiş olmamız bir şey değil. Eğer bizim arkamızda lojistik alanlar tesis edilmezse, o yükler başka ülkelere gider, başka ülkelerdeki lojistik alanlarında işlem görür” diye konuştu.

Yunanistan ve İtalya’yı devre dışı bırakacak
Asyaport’un, Yunanistan ve İtalya’yı devre dışı bırakacağını söyleyen Davran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Asyaport, Karadeniz’e kıyısı bulunan ülkeler tarafından aktarma limanı olarak kullanabilecek. Asyaport, transit liman dediğimiz aktarma limanı olacak. Bütün altyapısı ona göre teşkilatlanıyor. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin konteynerleri, daha önce İtalya’daki, Yunanistan’daki ve kısmen Türkiye’deki limanlara büyük gemilerde geliyor, oradan küçük gemilere aktarılarak Karadeniz’e gidiyordu. Şimdi bu fonksiyonu Asyaport gerçekleştirecek.”

Burak GÜNER – Marin&Port

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.