"Hergün bir lojistik firması batabilir, birileri de intihar edebilir"

"Hergün bir lojistik firması batabilir, birileri de intihar edebilir"

Albayrak, "Eğer taban fiyat olmazsa, bu ülkede her gün bir lojistik firması batacak; birileri de intihar edecek. Evet herkes hata yapabilir ama hiç kimse canından olacak kadar büyük hataların içine düşmeyi arzu etmez" diyor.

Mertur Oto Taşımacılığı Yönetim Kurulu Başkanı ve ARLOD Başkan Yardımcısı Hakan Albayrak, çok farklı noktalara dikkat çekti.

“Avrupa’da kilometre başına 1 Euro’nun altında lojistik nakliye bedeli olamaz” denildiğini ifade eden Albayrak, “Devlet, kriterin altını çizmiş ve taban fiyatın 1 Euro olduğunu, altına inilemeyeceğini ve üstünü de serbest rekabet koşullarının belirleyebileceğini söylüyor. ‘1 Euro’nun altına inersen anti-damping yasalarıyla beni karşında bulursun’ diyor. Birbirimize fiyat kır diyemeyiz. Bunu kanun koyucu yapar. Kurumlar, dernekler regüle edemez. Lojistik sektörünün ölmemesi için artık bazı şeylerin yerine getirilmesi gerekir. Burada başta UND olmak üzere lojistik sektörünün tüm paydaş kuruluşlarına görev düşüyor. Eğer taban fiyat olmazsa, bu ülkede her gün bir lojistik firması batacak; birileri de intihar edecek. Evet herkes hata yapabilir ama hiç kimse canından olacak kadar büyük hataların içine düşmeyi arzu etmez. Şirketler, patronların çocukları gibidir. Adam, hayırsız bir evlat yapacağını bilse çocuk yapmaz. Bizim antrepolarımızda yetkilendirilmiş yükümlüler var. Geçtiğimiz günlerde yüzde 20 zam yaptılar. Hayırdır, bu neyin yüzde 20’si diye sorduk: Bu oranı devlet belirledi, ben de onu yapıyorum dediler. Eğer daha aşağı bir fatura keserse inceleme konusu oluyor, hatta meslekten ihraç edilebiliyormuş. Bazı şeylere böyle kriterler konabiliyorsa, benim de derneğim adına devletimden acilen kilometre başına asgari taban fiyatını belirlemesi şarttır. Bunun serbest piyasa koşullarıyla uzaktan yakından alakası yok. Aksi takdirde sektör büyük kan kaybedecektir. Bunu geçen yıl satılan çekici sayısında çok net olarak gördük. Devletimizin acilen sektörel bazda taban fiyatlarını kriter haline getirip haksız rekabetten çıkartması gerekiyor” açıklamasında bulundu.

hakan-albayrak2.jpg“Bizim sattığımız araçlarla bize rakip oluyorlar”

Lojistiği yalnızca araç taşımaktan ibaret görmemek gerektiğine vurgu yapan Hakan Albayrak, “Dünya ticaretinin yüzde 20-22’sini lojistik oluşturuyor. Lojistik ülkemizde en kolay yapılacak iş olarak görülüyor. Türkiye’de ikinci el araç almak maliyetli değil. Bizim üretici firmalarımızın taşımalarında kullanmamızı istemediği eski araçlarımızı satıp, kendimize de ek bir değer yarattığımızda karşımızda merdiven altı tabir edilen 3. sınıf nakliyeciler türüyor. Bu nakliyeci firmalardaki arkadaşlarımız da, bizlerle rekabet edebilmek adına mazot yerine 10 numara yağ yakıyor, yerine getirmeleri gereken yükümlülükleri sağlamayıp, bizim gibi ek maliyetlere katlanmıyorlar; işçi sağlığı, iş güvenliği, emniyet gibi unsurları göz ardı edebiliyorlar. Böyle olunca çok rekabetçi fiyatlar verebiliyorlar. Bu fiyatlar da, müşteri cephesinde koz olarak yerini alıyor. Biz distribütörlere, üretici firmalara çalışıyoruz. Eğer zamanında gitmesi gereken araç gecikmeli ulaşırsa, sonuçları ağır olur. İngiltere’de KFC, lojistik firmasını değiştirdi ve 1 günde 800 şubesine ürün gitmediği için şubeler kapalı kaldı. Bu küçük bir olay gibi gözükebilir ama aslında müteselsilen bir müşteri memnuniyetsizliği oluşabilir. O gün tavuk yiyemediği için pizza, ya da döner yiyen müşteri farklı bir tadı keşfetmiş ve algısı etkilenmiş olabilir” ifadelerini kullandı.

“Denetimler artsın, yükümlülüklerini yapmayanlara ağır yaptırımlar gelsin”

“Her birimizin ÜDY (Üst Düzey Yönetici) ve ODY (Orta Düzey Yönetici) belgeli çalıştırma şartı var. Çünkü uluslararası bir iş yapıyorsunuz ve kriterleri de ona göre yerine getirmelisiniz” diyen Albayrak, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Ben bu konuyla ilgili hiçbir denetim görmedim. Eminim ki, hiçbir firma da böyle bir denetimden geçmemiştir. Biz bu işi yaptığımız için böyle bir istihdama gitme gereği duyduk. Gıyaben trafik cezası kesiliyor, itiraz ediyorsun karşına Marko Paşa çıkıyor. Ben diyorum ki, merdiven altı ile benim ve derneğimin üyelerinin bir ayrıcalığı olması lazım. Buyurun gelip denetlesinler ve kriterlere uymayanlara en ağır yaptırımları versinler. Böylece bizlerin merdiven altı firmalardan farkımız ortaya çıkar. Taşıtanlar da tercihlerini bu işi gereği gibi yapan firmalardan yana kullanır. Madem bu kadar önemsizse biz bu lisansları niye aldık? Bu lisanslar bizim uluslararası taşımacılık yapacağımızın ehliyetidir. Ehil olmayan ve bu lisanslara sahip olmayan insanlar sektörden diskalifiye edilmelidir. Ciddi parasal yaptırımlarla karşı karşıya kalırlarsa bu işi yapmazlar. TÜV’e gittiğinizde tüm şartları yerine getirmeniz ve birtakım modifikasyonları yapmamanız gerekir, yoksa muayeneden geçemezsiniz. Aynı şekilde bizimle aynı işi yapmaya soyunan şirketler işin gereklerini yerine getirmiyorlarsa sektörde de işleri yok. Bunu müşteri cephesi bilmez ama bunun önemli maliyetleri var. Böyle bir durumda nasıl rekabet edeceksiniz? Rekabeti de haklı yapmak lazım.”

“Her durumda fedakarlık bizden bekleniyor”

Asgari ücretin yüzde 14.5 arttığını, yüzde 15 enflasyon yaşandığını; buna mukabil çalışan maaşları da yükseldiğinden kendilerinin de maliyetlerinin tavan yaptığını söyleyen Albayrak, şöyle devam etti: “Her birimiz bu durumu müşterilerimize yansıtmaya çalıştık. Ancak, aldığımız yanıt, ‘Kusura bakmayın zarar ediyoruz, üstelik şu şu firma çok daha ucuza taşımayı taahhüt ediyor’ oluyor. Türk otomotiv sektörü rekor üstüne rekor kırıyor. Fabrikalarımız çok iyi çalışıyor. Fakat o performanslar bize yansımıyor. Büyürlerken de, bize geliyor ve fiyat indirimi istiyorlar. Piyasa kötü, araç satamayıp küçülüyoruz. Hadi fedakarlık yapın diye yine bizden anlayış bekleniyor. Mazot arttı, otoyol arttı diyorsunuz ama yine fedakarlık sizden bekleniyor.”

“Devlete EBITTA üretiyoruz, bunun karşılığını da almalıyız”

Türkiye’de yatırım yapmak isteyen her sanayiciye devletin destek olduğunun altını çizen Hakan Albayrak, “Destek verir, yatırım teşvikleri sunar. Aslında bizim yaptığımız iş devlete o kadar büyük bir katkı sağlar ki ama geçmek zorunda kaldığınız 3. Köprüden küçük bir indirim dahi alamazsınız. Ben kendi adıma yılda 40 milyon lira akaryakıta para ödediğimi söyleyebilirim. Bunun yanı sıra; SSK, kurumlar vergisi, gelir vergisi var. Sadece ödediğim yakıttan devletime ciddi bir katma değer yaratıyorum. Devlete tabiri caizse EBITTA üretiyoruz. Devletimizden de böyle lokomotif firmalar için ÖTV’siz araç yenileme, çoğu ithal olan araçlarımız için KDV desteği gibi teşvikler bekliyoruz. Devlet, artık şunu diyebilmeli: ‘Gerçekten bu firmalar böyle katma değer üretmeseler, bizim de şu kadar vergi kazancımız olmaz.’ Otomobil satıldıkça devletin desteği artıyor, çünkü devletin otomotivden ciddi bir kazancı var. Biz de otomotivin bir parçası ve ülkenin milli kazancıyız. Bütün girdi maliyetlerimiz ithal, böyle olunca döviz artışları canımıza okuyor. Türk lojistik sektörü kan ağlıyor. Yenileyemediğimizden yeni araç parkımızı kaybediyoruz. Bu da iş sağlığı, iş güvenliği sorunları getirecektir. Tercih edilebilir sektör olabilmemiz için mücadele vermemiz lazım. Bunu yapabilmek için de kazanmak şartı vardır. Kazanırsak, mutlu olur ve çalışanlarımıza da bunu yansıtır; devletimize de daha çok kaynak aktarırız. Kaybedilen bir işe kaynak aktaramazsınız” diye konuştu.

“Araçta bir çizik olsun, hurdaya veririm faturayı da sen ödersin deniyor”

ARLOD Başkan Yardımcısı Hakan Albayrak, çok ilginç ve bir o kadar da acımasız denilebilecek kontratlarla da karşılaşabildiklerini belirterek, ekstrem bir örnek veriyor: “Bir kontratta ‘arabada bir çizik olduğu takdirde, o aracı ezer 1 metreküp yapar, hurdaya veririm sana sadece faturasını ödemek düşer’ denilebiliyor. Bu durumda aracı sigortaya geri veremeyeceğiniz için sigorta da bir işe yaramıyor. İnşallah hiçbirimizin başına böyle bir şey gelmez ama biz insan faktörüyle iş yapıyoruz. Robot çalıştırmıyoruz ve hata olabilir. Böyle dayatmalarla dolu bir kontratı sen imzalamazsan başkası imzalar deyip razı geliyorsun. Bizim işimizde önce şartname gelir. Şartname de sözleşmenin dönülmez parçasıdır. Böyle şartnamelerde sermayenle, know how’ınla en baştan kelleni giyotine koymuş oluyorsun.”

cem-eker-001.jpg“Devletten ciddi destekler bekliyoruz”

Ant Lojistik Genel Müdürü Cem Eker; “Çok ciddi bir rekabet var. Üretici ve ithalatçılar kendi giderlerini korumak için sürekli bir indirim arayışındalar ama bizi yaşatmaları lazım ki, biz de onlara iyi hizmet verelim. Türkiye’de senelerdir bitmiş araç lojistiği ihracatta 1 numara ve bu lojistiği yapan da biziz. Sadece biz yılda 300 bin araç ihraç ediyoruz. KDV indirimi ve yeni aldığımız araçlara ÖTV indirimi gibi ciddi destekler bekliyoruz.”

“Eğitimli şoför sıkıntımız büyük”

mujdet-kahraman-002.jpgTelra Transport Genel Müdürü Müjdet Kahraman; Biz daha çok çekici kamyon ve otobüs taşıyoruz. Bunun da büyük kısmını şoförler vasıtasıyla sürerek götürmek zorundayız. Bu yıl ağırlıklı olarak şasi kamyon taşıdık. Bize firmalardan yıl başında yüzde 30 şasi-kamyon yüzde 70 çekici olarak belirtildi. Ama yıl sonunda baktığımızda bunun tam tersi yaşandı. Biz de fiyatlarımızı buna göre belirlemiştik. O skala değiştiğinde aslında sistem tamamen değişir. Bir TIR’a 3 çekici 2 rijit kamyon yükleyebilirsiniz, dolayısıyla fiyatlandırmayı çekici ağırlıklı verdiğimiz için zorda kaldık. 2017-18 için firmalardan daha pozitif adetler duyduk inşallah bu öngörüler yerine gelir. Özellikle eğitimli şoför konusunda büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Bunların hepsi bordrolu ve hala şoför davaları sürüyor. Şoför davalarından haksız olduğunu düşündüğüm 3 milyon liraya yakın bir ödeme yaptık. Kanundaki açıklar ve avukatların hırsı iş barışını tehlikeye sokar hale geldi.”

Selçuk ONUR - LOJİSTİK EKİPMANLAR

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum