2011-2014 Eylem Planı'ndan otomotiv notları

Türkiye Otomotiv Strateji Belgesi ve 2011-2014 Eylem Planı, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün tarafından, sektör temsilcilerinin katılımıyla 14 Nisan 2011 tarihinde kamuoyuna açıklandı. Bu Eylem Planı’nda dikkatimi çeken ve tedarik zincirini ve lojistiği etkileyebileceğini düşündüğüm bazı unsurları ve düşüncelerimi, sizinle paylaşmak isterim. ·         “Otomotiv ürünlerine uygun oto-port nitelikli limanlar ve çevresindeki ulaştırma altyapısı geliştirilecek” hedefi konulmuştur. T.C Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 2010 yılının da değerlendirildiği Otomotiv Sektör Raporu’nda ise “. . . İhracatın kolaylaştırılması açısından limanların çevresindeki demiryolu ağı iyileştirilmeli ve genişletilmelidir. ...” diye yazılıdır. Sanırım mevcut otomotiv üretim tesislerine (araç ve yan sanayi) direkt demir yolu bağlantısının zor olacağı düşünüldüğü için “demir yolu” Eylem Planı’nda vurgulanmamış. Otomotiv Sanayi Derneği tarafından 2008 yılında Koç Üniversitesi’ne yaptırılan Marmara Bölgesi Otomotiv Lojistik Planlaması çalışmada “ Demiryolu erişimi, araç elleçlemesi yapan Türk limanlarından Derince limanında bulunurken, diğer Türk limanlarında bulunmamaktadır. Derince limanında demiryolu bağlantısı bulunmasına rağmen, araç elleçlemesi yapılamadığı görülmektedir.” denmektedir. Nihai ürün olan bitmiş araçlara, nazik davranılmalıdır. Fabrikadan oto taşıyıcılara ve daha sonra demir yolu ile limanlara aktarım, bitmiş araçlar için hasarlanma riskioluşturabilir. ·         Nihai ürün olan bitmiş araçların ihracat taşımalarına ve özellikle denizyolu ile ihracata değinilmemesidir. Sayın Turgay Durak, OSD Başkanı iken “İhracatta gemi sıkıntısı yaşıyoruz, sıkışma oluyor. Böyle giderse armatörlerimizin Yunan ve İtalyan meslektaşları gibi araç nakliyesi işine girmesi gerekecek" demişti. 14 Nisan’da açıklanan Eylem Planı’nında “Türkiye’nin bitmiş araç ihracatı için Türk armatörlerine veya onların oluşturacağı bir konsorsiyuma PCC denilen araç taşıyıcı gemi teşviklerinin verilmesi” gibi bir hedef olabilirdi diye düşünüyorum. Marmara Bölgesi Otomotiv Lojistik Planlaması’nda “Gemiler 500 ile 2.000 araç taşıma kapasitelidir. Düşük kapasiteli gemilerin yerine büyük kapasiteli gemilerin çalıştırılması operasyon maliyetleri kadar zaman konusunda da fayda sağlayacaktır.” denilmektedir. Son zamanlarda okyanus aşan ve büyük partilerde bitmiş araç taşıyan gemiler (PCC) inşaa edilirken 500 – 2.000 araç kapasiteli gemilerin inşaasında azalma görülmektedir. Büyük PCC gemilerinin Türkiye’ye uğraması, hem zaman planlaması hem de limanların mevcut teknik ve fiziki özelliklerinden dolayı mümkün olmayabilir. Türkiye’nin bitmiş araç ihracatının önemli kısmı, Akdeniz çanağı içindeki limanlara yapılmaktadır ve 2.000 – 3.000 araç taşıma kapasitesine sahip PCC’ler, Türkiye için daha uygun olabilir. ·         Otomotiv tedarik zinciri ve lojistiği, tek taraflı düşünülmüştür. Planda “Ömrünü tamamlamış araçların hurdaya ayrılarak bertarafı için gerekli hukuki düzenlemelerin oluşturulması ve hurda işletmelerinin teşvik edilmesi yönünde çalışmalar yapılacak.” ve “Araçlarda geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı artırılacak ve yeni araç tasarımlarında yeniden kullanım ve geri dönüşüm oranlarına ilişkin esaslar belirlenecek.'' gibi hedefler bulunsa da “tersine lojistik” gibi bir hedefin  konulması ile bu tür araçların geri toplanması, geçici depolanması ve gerekli parçaların geri dönüşümünün sağlanmasını kapsayan lojistik operasyonu da şekillendirilebilirdi. (NOT : Ömrünü tamamlamış araçlar ile ilgili düşüncelerimi, yakın zamanda sizinle paylaşacağım) ·          “Lojistik sektörünün gelişmesi”, fırsat ve “Lojistik altyapısının yetersizliği” ise zayıf yön olarak belirtilmiştir. Zayıf yönün iyileştirilmesi, fırsatın yakalanmasını sağlayabilir. Önemli olan lojistiğin kapsamıdır. ·          “Tedarik zincirindeki işletmeler arasında işbirlikleri ile daha fazla katma değer üretimine yönelik yerlilik oranını artırıcı (kümelenme gibi) faaliyetler desteklenecek” gibi bir hedef konulsa da özellikle otomotiv yan sanayisinin lojistik ihtiyaçlarına yönelik net hedefler konulmamıştır. Otomotiv yan sanayisindeki firmaların çoğunluğunun KOBİ niteliğinde olduğu düşünülürse onarın lojistik bilgi ve yeterliliklerinin arttırılması gibi bir hedefin konulması yararlı olabilirdi. ·         “Düşük CO2 emisyonu olan çevre dostu araçların (elektrikli, hibrit ve emisyon seviyesi düşük diğer araçlar) kullanımını teşvik eden bir vergilendirme sistemi için çalışma yapılacak.” hedefi, özellikle şehir içi dağıtımlarda kullanılabilecek elektrikli veya hybrid ticari araçlar için umut vericidir.

Bu yazı toplam 2004 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.