Vurun ağır ticariye!

Türkiye, son yıllarda yapılan yatırımlarla otobüs ve kamyon üretiminde dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdi. Üstelik bunu gerçekleştirirken, başka ülkelerdeki gibi bırakın sübvansiyon desteğini, önlerine çıkarılan engelleri de aşmak zorunda kaldı. Örnek mi istiyorsunuz… Mercedes, İstanbul Hoşdere’de muhteşem bir tesis kurmuş. Kısa bir sürede de buradan tüm dünyaya otobüs ihraç eder hale gelmişti. Bir anda otobüs ihracında Avrupa’nın zirvesine çıktığı halde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni ikna edememiş olacak ki, 400 bin Euro’luk fiyatla aldıkları Mercedes’ler yerine, 3 katı fiyata Hollanda’nın ‘tıknefes’ Phileas otobüslerini tercih etmişlerdi. Ya da, geleneklerine sımsıkı bağlı İngiltere’nin bile kabul ettiği, ama toplu taşıma için bizim belediyelerimizin bir türlü dikkatini çekemeyen Avenue’e ne demeli? LEASING Yine birkaç yıl önce üretimin önünü kesen muhteşem bir karara imza atıldı. Ağır vasıtanın olmazsa olmazı ‘leasing yöntemiyle satış’lar KDV oranının yüzde 1’den 18’e çıkarılmasıyla bıçak gibi kesilmişti. Onu da geçtik… AĞIR VASITA LASTİK ÇIKMAZINDA Sayın yetkililer, ağır ticari araç üreticileri, lastik krizi yaşıyor haberiniz var mı? Peki, ne oldu da bir krize girdi sektör? Çünkü, sizden birileri çıkıp, Çin lastiklerine yüzde 60 kota koydu. Bu, ilk bakışta korumacı bir yaklaşımla doğru olarak algılanabilir. Ama, daha sonra binek araçlarda söz konusu yüzde 60’lık oran yüzde 3-4’lere indirilirken; ağır vasıtalarda ne hikmetse aynı bırakıldı. Hükümetler, ülkelerinin gelişimi için ticaretin önünü açmak zorunda değil midir? Yüzde 60 kota konulduğu için bir anda yüzde 30-40 artan lastik fiyatlarıyla, ihracattaki rekabet koşullarını nasıl sağlayacaktır üretici? Treyleri, otobüsü lastik bulamadıkları için ihraç edemiyorlarsa, sorun var demektir. Üretici, sübvansiyon beklemiyor ama köstek de istemiyor. ADR BİLMECESİ Bir de yılan hikayesine dönen Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkındaki Yönetmelik (ADR) sorunu var. Avrupa Birliği’nin ülkemiz lehine dayattığı en güzel uygulama bence. Çünkü, güvenlik ve insan yaşamı her şeyin üzerindedir. Ama ne hikmetse her yıl erteler dururuz. Böylece, merdiven altı ya da sistemini yenilemeyen üretici avuçlarını oğuştururken, yatırımını yapan; üretimini bu doğrultuda gerçekleştiren üretici ise haksız rekabete maruz bıraktırılmakta, bir nevi cezalandırılmaktadır. ADR’li yaşamın bu yıl da ertelendiği yönünde şayialar çıkarıldı. Ancak, birinci kategoriye giren arkadaşlar sevinmesin. Bu kez erteleme yok. 1 Ocak 2011’den sonra yollarımızda ADR’li araçlar dolanmak zorunda. Ertelenen ya da esnek bırakılan ise; belgelendirme, onaylatma gibi prosedürler. 2013 yılından sonra ise ADR’siz araç üretilmeyecek. 2011’in taşımacılık sektörünün tarihindeki ‘en parlak yıl’ olmasını diliyorum

Bu yazı toplam 1528 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.