Yük Taksi ile Avrupa yollarındayız (1. Gün)

Yük Taksi ile yolculuk fikri, İstanbul’da Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık ile birkaç basın mensubunun yediği yemek esnasında ortaya çıktı. Benimle birlikte iki arkadaşıma daha bu yolculuğun sözünü veren Bartık, yolculuğun startını geçen hafta bildirdi ve sürücü koltuğuna da yeğeni ve Minivan Direktörü Ersin Bartık’ın geçmesini sağladı.

Ben İstanbul’daki evimde beklerken, Gaziantep’ten komple ambalaj malzemesi alıp, Polonya’nın Varşova kentine ulaştırılmak üzere yola çıkılmış. Araç ilk andan itibaren yük veren müşteri tarafından takip edilebiliyor. Çünkü araç yola çıkarken müşteriye bir link gönderiliyor, aracın tüm yol aşamalarını takip etmeleri mümkün hale geliyor. Kaptanımız Ersin Bartık, gümrük işlemlerini Gaziantep’te tamamlamış. Evrakları, beyanname, faturaları alıp, T1’i yazdırmış. Memurun kontrolünün ardından mühür sıkılmış ve beni almak üzere yola koyulmuş. 1200 km yolun ardından Beylikdüzü’ndeki evimden alındığımda saatler 11:30’u gösteriyordu.

Yolda tek bir minivan göremedim

Yolda dikkatimi çeken çok önemli bir şeye tanık oldum. Ne gidişte ne de dönüşte tek bir minivan aracına rastlamadım. Taa ki Kapıkule’ye gelene kadar. Kapıkule’de 5-10 minivan vardı ama 3’ü Eyüp Lojistik’e aitti. Eyüp Lojistik’in 1 yaşını doldurmayan araçlarına bakıp, diğer markaların araçlarıyla kıyaslayınca müşteri tercihinin nedeni belli oluyor gibiydi. Ersin Bartık, “Yıllardır yollarda pırıl pırıl araçlarla olduğumuzdan ve vukuat sayılabilecek hiçbir işe bulaşmadığımızdan dolayı polislerin bize yaklaşımı da daha farklı oluyor. Kontrol noktalarından genelde hiçbir soruna takılmadan geçebiliyoruz. Bu da bize ayrıca hız kazandırıyor. Tüm araçlarımız yola çıkmadan önce genel bir bakımdan geçirilir. Hijyenik ürünlerle dezenfekte edilir. Gıda yüklü araçlar, kokusuz özel solüsyonlarla arındırılır, nem olmaması için kurumaya bırakılır. Biz bunu her defasında tekrarlarız” dedi.

Dezenfektan denilen çamurlu suya 7 Euro

Kapıkule’ye 233 km yol aldıktan sonra saat 14:30 gibi vardık. Benzin istasyonundan aracımızın deposunu fulledik. İlk olarak T1 belgemizi okutarak sıramızı aldık, ardından 400 lira giriş ücreti ödeyerek TIR parkına geldik. Burada da Bulgaristan geçiş dozvolasını alıp, geçiş için sıramızı beklemeye koyulduk.

BULGARİSTAN DOZVOLASI

Türk tarafındaki işlemlerimiz yaklaşık 4 saat sürdü. Bulgar tarafına dezenfektan dedikleri “çamurlu bir suyu” aşarak ve bunun için 7 Euro ödeyerek geçiş yaptık, son kapıya kadar her şey sorunsuz ilerliyordu. Ancak, Bulgar görevli “x-ray’e gireceksiniz” dedi. Bu kararla birlikte sıkıntılı bir bekleyiş başladı. Bizden önce yaklaşık 20 araç vardı ve konuşulanlara göre en az 3 saat x-ray sırası bekleyecektik, öyle de oldu.

Mustafa Market ve Neco’nun Lokantası

Bulgaristan’dan girdiğinizde iki önemli nokta var ve ikisi de Türklere ait. Birincisi hemen gümrük çıkışından 20 dakika sonra karşınıza gelen Mustafa Market. İçeride yok yok, üstelik şöyle bir dolaştığınızda eğer Duty Free’den alışveriş yaptıysanız pişmanlık krizleri geçirebilirsiniz. Çünkü, inanılmaz ucuz fiyatlar sizi bekliyor.

Sonraki durak ise tam bir lezzet yumağı. Fakat ulaşmak için 200 km daha yol yapmalısınız. Oraya ulaştığınızda ise değdiğini fark edip mutlu olacaksınız. Çünkü mideniz size teşekkür edecek. Gaziantep’ten buralara gelen baba Neco, harika bir mekan yaratmış. Oğul Eyüp de, hareketli kişiliğiyle ortama canlılık katıyor. Yemeğin ardından demli çayınız da tam Türkiye işi.

Neco'nun Yeri'nde güzel bir sürprizle karşılaştık. Türkiye'de uluslararası minivan taşımacılığı yapan iki kadın sürücüden biri olan ve Eyüp Lojistik'in Yük Taksi'sinde görev yapan Yasemin Karabulut da oradaydı ve bizi kırmayarak objektifimize poz verdi.

Vee sonunda gece yarısı otelimizdeyiz. Yarın görüşmek üzere.

Selçuk ONUR – PLOVDIV / LOJİPORT