Ülkemizin geleceği gümrük kapıları

Osan Başta

Evet ülkemizin geleceği Gümrük Kapılarına dayalıdır ve bunu aklı başında olan her kes bilir ve söyler. Söyler de işin aslı acaba öylemi oluyor? Özellikle 2000 yılından bu yana alınan her karar ve çıkartılan her kanun,  neden mahkemeye taşınıyor? Aklı başında olanlar ve bir parça doğruyu yapmaya çalışanlar, bu konu ile ne kadar ilgili ve kendileri için mahkemelik olmak,  bir şey ifade etmiyor mu? Daha soruları artırmak mümkün. Özellikle diğer kurumlarca , yeter artık sizin işinizi yapmayacağız diye yazı yollanan tek resmi kurum sanırım Gümrük teşkilatıdır ve açıkça itiraf etmektelerdir. İşin buraya kadar gelmesini hazmetmek sanırım çok zor olmalı. Her hükümet olanların ilk şikayetleri bürokratlardan olmasının haklılık payı ortada. Üstelik bürokratların emekli olduklarında gene yapacakları kendi ipini kestikleri aynı konu. Yani gümrükçülük. Belli yaşa gelip emekli olunca , hayatlarını idame edebilmek için o işi yapmaktan başka çareleri yok sanırım. Karar mekanizması ellerinde olduğu yıllarda, aldıkaları kararların tersliğinden en çok kendileri yakınır durumdalar ne yazık ki ve iş ömürleri bu sebeple çok uzun sürmemektedir. Üstelik alınan ters kararlarda ülke ekonomisini de göz ardı ettikleri bir gerçek. Sadece gümrük birliği sebebi ile edilen zarar, bu gün ki dış/iç borç toplamına eşittir. O zaman ki istihsal vergisi, gümrük vergilerinin kayıpları ile AB birliği üye adayı olmamızdan dolayı her yıl verdiğimiz aidat rakamları ile oluşan zararı ,  kısa yoldan bulmak çok kolaydır. İkinci büyük yıkım AEO yani yetkili kişiler statüsünün tanınması ile söz konusu olmaktadır. Üstelik bu konu AB de tartışmalı ve ilk uygulayacak kobay ülke konumuna kendimizi atmış durumdayız. Yapılan seminerde çok net olarak konuşulmuştur. İlk adımı atıp iyi olmasını ümit ederlerken, millete yatırım yaptırıp sonra pat diye vazgeçerek, ülke ekonomisine atılan zararı bile düşünememekteler. Antrepo azizliği, en azından en yakın örnektir. asgari ücret karmaşası vs. daha çok örnek ortadadır. Evet bunları siyaset yapıyor veya karar veriyor da denebilir. Doğrudur da. Ama mutfakta ahçı olanlar kimdir? Kanuna kadar olan hazırlıkların içini kim yapıyor? Siz beyler bürokrat olarak siz. Birde bunu AB istiyor bir noktasını değiştiremeyiz teslimiyeti de ruhlara işlemiş. Bu anlattıklarım direk ülke ekonomisi ve ticaretini sekteye uğratan işler. Ya sektöre verilen zararlar ne durumda acaba. Yaza yaza kalemimiz bitti. Düşünün ki, sektörü ayakta tutan ögeler içinde bile tutarlı yönetme söz konusu değil. Sınav açılır ve mahkemeye müracaat, yetkisiz kişiler gümrüklerde cirit atar, mahkemeler, kendi içinde aynı statüyle müşavir olanlar arasında ikilik yaratan kararlar alınır,  mahkemeler, (yetkili gümrük müşavirliği statüsü, bakınca sadece 20-25 kişinin ekmeğine yağ sürülmüş). İlk okul sınavına bile daha iyi sorular hazırlanır duruma gelinir. Dün alınan kararı, yarın değiştirmekte maalesef bu teşkilatın becerebildiği kararlılık. Yıllarını veren kişilerin dışlanarak kendilerine yer açtıklarını sanan elit ! gurup,  gene gelsin mahkemeler. Hatta Avrupa insan hakları mahkemesi bile, durun burada kötü şeyler oluyor diye davaya bakmaya karar veriyor. İşin kısası, kendini ayağından vurma becerisini çok iyi yapan bir teşkilat. Bari uyarılara kulak assalar. Zararın neresinden dönülse kârdır. Mahkum olunan iki kararda da maddi manevi tazminat davası ise yolda. Tabi bakanlık izin verirse. Vermezse, hop Avrupa insan hakları mahkemesi ve mahkumiyet. Artık her kes şapkasını ününe koymalı. Bu sektörün uğrayacağı her zarar direk olarak bütçeye, tüccara ve imalatçıya fatura şeklinde dönerek, bağımsızlığımızın biraz daha ortadan kalkmasının sebebi olmaya devam edecektir. Sıradan bir bürokratım demeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Hele hele kanunları ben çıkardım oldu demeye hiç bir siyasetçinin hakkı yoktur. Bu ülkenin, bu milletin ve evlatlarımızın vebali hepimizin omzundadır. Hesap vermek ise vicdani sorumluk gerektirir. Bakın ülkemizin kurucusu ne demiş. . BİR DEVLET Kİ, GÜMRÜK İŞLERİNİ VE VERGİLERİNİ, ÜLKENİN VE MİLLETİN İHTİYAÇALARINA GÖRE DÜZENLEMEKTEN ALI KONULMUŞTUR. BÖYLE BİR DEVLETE ELBETTE  BAĞIMSIZ DEVLET DENEMEZ. . . . . . . . . . . . . . . . Bu laf bir şeyler anımsatmalıdır her halde.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.