2024 ve 2025, lojistik sektöründe birçok şirket için hayatta kalma yıllarıydı. Küresel jeopolitik kırılmalar, maliyet dalgalanmaları, sürücü krizleri, sınır geçişlerinde belirsizlikler ve finansal baskılar…
Bugün ise tablo değişiyor: 2026, riskten kaçışın değil, kontrollü büyümenin yılı olacak.
Bu yazıda, lojistik sektöründe CEO düzeyinde ele alınması gereken 7 kritik başlığı kendi perspektifimden, sahadan gelen verilerle harmanlayarak paylaşıyorum. Çünkü bugünün şartlarında bir şirketi yönetmek sadece operasyon bilgisi değil, aynı zamanda risk okuma, doğru yatırım, insan yönetimi ve felsefi bir vizyon gerektiriyor.
Operasyonel dayanıklılık, kırılgan bir dünyada güçlü durmaktır.
2025 yılında Avrupa lojistik sektöründe ortalama gecikme oranı %21 arttı.
Türkiye’de ise özellikle Balkan geçişlerinde transit süreleri %18 uzadı.
Bu tablo gösteriyor ki;
Artık hız değil, dayanıklılık rekabet yaratıyor.
CEO’ların masasında şu iki soru olmak zorunda:
- Tedarik zincirimin en zayıf halkası neresi?
- Bu kırılganlığı nasıl dayanıklılığa dönüştürürüm?
Dayanıklılık, alternatif hat planlaması, ekip eğitimleri, teknoloji entegrasyonu ve öngörülebilir operasyon kültürü ile sağlanır.
Finansal disiplin, stratejik büyüme dengesidir.
Birçok şirket hâlâ nakit akışı baskısı ile hareket ederken, 2026’da kazananlar şu olacak;
Kriz döneminde finansal disiplin kuran, artık büyüme için cesur adım atanlar.
Filonun amortisman yönetimi, lastik-yakıt-verimlilik dengesi, doğru finansman modeli…
Bunlar artık bir CFO görevi değil, CEO’nun bizzat yönettiği stratejik alanlar.
Küçük bir gerçek;
2025’te filo yenileme yatırımı yapan şirketler, 2026’da %9 daha düşük işletme maliyeti ile çalışıyor.
Rota optimizasyonu değil, rota stratejisi.
Herkes rota optimizasyonundan bahsediyor.
Ama gerçek şu ki;
Optimizasyon teknik bir iştir, strateji ise bir vizyondur.
Bugün Orta Avrupa’ya odaklanan filolar daralma yaşarken,
Doğu Avrupa, Balkan, Orta Asya ekseninde yük hareketi %14 büyüdü.
2026’da rota tercihi bir mühendislik problemi değil, bir CEO kararıdır.
Doğru hat seçimi şirketin kaderini değiştirir.
İnsan kapitali, sürücü bulmak değil, sürücü yetiştirmektir.
Bugün Türkiye’de her 100 sürücüden 28’i sektörde kalmayı düşünmüyor.
Bu dramatik veri bize şunu öğretiyor;
Sürücü krizi bir personel eksikliği değil, bir sistem tasarım hatasıdır.
2026’da şirketler artık şunu anlamak zorunda:
- Eğitim programı olmayan şirket, büyüyemez.
- Motivasyon sistemi olmayan şirket, sürdürülemez.
- Adil ve hesap verebilir bir performans modeli olmayan şirket, kalıcı kadro kuramaz.
Bir şirketin gerçek sermayesi, kullandığı araçlar değil, o araçları emanet ettiği insanlardır.
Teknoloji entegrasyonu, dijitalleşme artık bir proje değil, bir zorunluluktur.
Telematik, rota analitiği, depo otomasyonu, dijital evrak yönetimi…
Bunlar artık rekabet değil, asgarî standart.
Araştırmalar gösteriyor ki dijitalleşme düzeyi yüksek lojistik şirketleri;
- %12 daha düşük hata oranı,
- %17 daha yüksek verimlilik,
- %8 daha hızlı faturalama
elde ediyor.
2026’da fark yaratacak olanlar teknolojiyi araç olarak değil, zihniyet olarak benimseyenler olacak.
Müşteri portföy yönetimi, tek pazara bağımlılık gizli bir risktir.
Bugün birçok lojistik şirketi tek bir pazara, tek bir hatta, tek bir müşteri grubuna bağımlı çalışıyor.
Finanstaki temel ilke bellidir;
Portföy çeşitlendirmeyen kaybeder.
Aynı ilke lojistiğin de kaderini belirliyor.
2026’nın ikinci yarısında çoklu pazar yaklaşımı uygulayan şirketler %24 daha hızlı büyüyecek.
Çünkü risk dağılınca güç artar.
CEO’nun yeni rolü, operasyon yöneten değil, geleceği okuyan liderdir.
Lojistik sektöründe CEO olmak artık sadece iş bilmek değil, dünyayı okumaktır.
Bugün alınan her karar 6 ay sonra değil, 3 yıl sonra etkisini gösteriyor.
Bu yüzden CEO’nun bakışı şu üç alanda olmalı;
- Jeopolitik analiz,
- Finansal dayanıklılık,
- İnsan merkezli liderlik,
Kendi duruşumla şunu söyleyebilirim;
Bir liderin gücü, kriz anındaki sakinliğinde değil, geleceği öngörüp bugünden harekete geçme cesaretindedir.
2026, Lojistikte Yeni Bir Başlangıç Yılı
Şirketler artık riskten kaçmanın değil, doğru riskleri alarak büyümenin dönemine giriyor.
2026, veriye dayalı, düşünülmüş, planlanmış ve sahayla uyumlu kararların yılı olacak.
Ben bu yazı dizisinde her hafta lojistiğin geleceğini, fırsatlarını ve liderlik stratejilerini paylaşmaya devam edeceğim. Çünkü bu sektörün daha güçlü şirketlere, daha vizyoner yöneticilere ve daha cesur adımlara ihtiyacı var.
Ve inanıyorum ki;
Doğru analiz + doğru liderlik = sürdürülebilir büyüme.