KEKOVA GİZEMİ

Kapt. Ünal Benlialper

Kekova, yaşanmış önemli tarihin izlerini ve sırlarını yüzyıllardır masmavi sularında saklayan gizemli antik ada. Kaş yönünden denizyolu ile gelindiğinde koylara girebileceğiniz iki ağız vardır. Küçük ağızdan içeriye girdikten sonra yüzmek için hemen sağ taraftaki tersane koyuna demirledik. Her yanımız tarihi kalıntılar ile çevrili. Kıyıdaki taş evlerin duvarlarının bir bölümü sular altında kalmış, sanki batmış gibiydi. Kekova adasının kuzey kıyısında bulunan eski limanın duvarlarını, tekneyle geçerken çok net bir biçimde görebiliyorsunuz. Adanın yamaçları da antik yıkıntılar ile dolu. Taş merdivenler hiç bozulmadan günümüze kadar özelliğini korumuş. Korunaklı denizin kara tarafında üçağız köyü ile hemen onun yanında Kale köyü (Simena ) bulunuyor. Kale köyü çok eski bir antik kent. Medeniyetten uzak buram buram tarih kokan çok şirin yer. Ahşaptan yapılmış eski evler, tarihi duvarların üstünde yıllardır sessizlik içinde birlikteliklerini sürdürüyorlar. Dağın tepesine kadar uzanan yerleşimde, iç içe geçmiş iki medeniyetin görüntüleri çok ilginç tablolar oluşturuyor. Karanlık, Güneş ışıklarını yeni bir gün için saklamaya hazırlanırken, Kekova üzerinden esen mitolojik rüzgarların serin esintileri hepimizin yüreklerinde sevgiye dönüşüyor. Kekova geceleyin çok gizemli ve esrarengiz bir havaya bürünüyor. Her an bir beklenti içinde olduğunuz hissine kapılmamak elde değil. Tarihin derinliklerinden gelecek olan seslerin yankılarıyla irkilecekmişsiniz gibi oluyorsunuz. Bütün yıldızlar Simena'nın üstünde toplanmış, en parlak ışıklarını buraya gönderiyorlar. Kaybolmuş okyanusların isimsiz rüzgarları antik Kale'ye ulaşıp hayatı yeniden canlandırıyor. Ölümün o ürpertici yüzü, yüzyıllardır Simena'nın parlak, masmavi sularında uyuyan taş mezarların içinden Kekovaya, yaşama merhaba dercesine gülümseyerek bakıyor. Sevginin, aşkın ve cinselliğin sembolü olan Afroditin oğlu Eros, Kekova'daki bütün koyların sularını sahip olduğu erotik güç ile yıkayarak cennetten köşe yapmıştır. Denizci dostu, vefakar fenerler gecenin zor karanlığında bize yol gösterip kutsarcasına uğurluyorlar. Posedion da iyi huylu rüzgarlara haber salıp yelkenlerimizi şişiriyor. Kekova'yı arkamızda bırakırken antik bir kentin gerçeğinden ayrılıyormuş gibiyiz. Elveda mağrur antik kent, elvada yanlızlığımın denizi, elveda adanın öksüz martısı, hoşça kal mavi özgürlüğüm.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.