Kastamonu’nun şehir amblemi neden 'AYI' olmasın

Selçuk Onur

Hafta sonunda Türkiye’mizin en güzel yörelerinden biri olan, ama bunu pek de duyuramayan Kastamonu’daydık. Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) Merlin Travel firması ile birlikte organize ettikleri gezide, keyifli anlar yaşamanın yanı sıra, farkında olmadığımız birçok güzelliği de tanıma fırsatını bulduk. İstiklal madalyalı tek ilçe İnebolu Gezimizin ilk durağı, Atatürk’ün 27 Ağustos 1925’te şapka devrimini başlattığı İnebolu ilçesi oldu. Denizin hemen kıyısındaki Yakamoz Tatil Köyü’ne sabaha karşı vardık. Karadeniz’in ninni gibi gelen sesiyle öğlene kadar uyuduktan sonra kahvaltıda mantar güveci yendiğini, etli ekmeğin ne kadar güzel bir lezzet olduğunu fark ettik. Alışık olmadığımız lezzetlerden oluşan güzel brunch’ımızı tamamladıktan sonra Türk Ocağı’na doğru yola çıktık. İnebolu Türk Ocağı, M. Kemal Atatürk’ün şapka devrimini açıkladığı konuşmasını yaptığı yerdi. Orada bizi çok güzel bir sunumla karşılayan Nurhayat Ergün, Arif Nihat Asya’nın yorumuyla herkesin ayakta alkışladığı “Neredesin?” şiiriyle uğurladı. Yine orada Eskişehir’e statü atlatan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in balmumundan yaptığı orijinal Atatürk heykeline sarılarak poz vermenin hazzını yaşadık. Küre Belediye Başkanı ile kanyon gezintisi Küre’ye varmadan Ersizlerdere Kanyonu’nda Belediye Başkanı Kamil Aydınlı tarafından karşılandık. Sıcakkanlı bir insan olan Başkan, bizimle birlikte Ersizlerdere Kanyonu’nu gezmek için yola çıktı. Ancak, üst üste yağan yağmur nedeniyle iyice ıslanan ve yer yer balçık çamura dönüşen zemin yüzünden başkanın olduğu grup hariç büyük kopmalarla kanyonun yarısında herkesin pes etmesiyle son buldu gezimiz. Akşam, gruba harika bir ziyafet veren Başkan Kamil Aydınlı, 1980’lerde 28.800’lerdeki ilçe nüfusunun 8 binlere düştüğünü vurgulayarak, göçün boyutuna dikkat çekti. Bir de ilçeye gelen kaymakamların çok sık değiştiğini ifade eden Başkan, bu nedenle devlet idaresinin sorunlara tam vakıf olamadan ayrılmak zorunda kaldığını, bunun da sorun çözmede sıkıntı yarattığını belirtti. 600 yıllık Kurşunlu Han ve saygı kapıları Geceyi Kastamonu kent merkezindeki Kurşunlu Han’da geçiriyoruz. Karadeniz Otelcilik ortaklarından Selami Çelebioğlu kazandırmış kent turizmine 600 yıllık muhteşem eseri. Öyle bir modernizasyon çalışması yapılmış ki Kurşunlu Han’da, tarih muhafaza edilirken, lüks de en üst seviyede eklenmiş han mimarisine ve bunu hiç de sırıtmadan gerçekleştirmişler. Odalara girerken şaşırıyorsunuz önce, çünkü normal bir insanın odadan içeri girebilmesi için iki büklüm eğilmesi gerekiyor. Bunun da nedeni Osmanlı’daki saygı geleneğinden kaynaklanıyormuş. Yeni proje ‘Eko Turizm Çiftliği’ Selami Çelebioğlu, Kastamonu’da yeni bir farklılığa daha imza atmaya hazırlanıyor. Yaklaşık 110 dönüm bir arazi üzerinde 40 ahşap barakanın yer alacağı ‘Kurşunlu Eko Turizm Çiftliği’ inşaatına başlanmış, 3 yıl içinde tamamlanması hedefleniyor. 1 milyon dolarlık yatırım faaliyete geçtiğinde Kastamonu turizmi yeni bir farklılıkla turist çekmeye çalışacak. Vali Mustafa Kara 7 yılda kentin çehresini değiştirmiş Kastamonu’nun en büyük şansı, kent idaresindeki en üst yöneticinin yıllardır görevde kalması olmuş. Mustafa Kara döneminde birçok tarihi eser kente kazandırılmış. Kastamonu’nun 3660 yerleşim ünitesi ile Türkiye’nin en dağınık yerleşim bölgesi olduğunu ifade eden Vali Kara, son 7 yılda 50 trilyonluk yatırım yaptıklarını söylüyor. Yenilikçi ve modern bir Vali olan Mustafa Kara da, bizim gibi kentin çok iyi tanıtılamadığını düşünüyor. Sunumun hemen sonunda soru cevap bölümüne geçiliyor ve hazır kentin Belediye Başkanı Turhan Topçuoğlu ile Vali’yi bir arada bulmuşken soruyoruz. “Kentin daha iyi tanıtılması çalışmalarına kent amblemini değiştirerek başlamak istemez misiniz?” Ve önerilerimizi sıralıyoruz… Soldan sağa: Kastamonu Belediye Başkanı Turhan Topçuoğlu, Vali Mustafa Kara ve Selami Çelebioğlu. Amacımız kimseyi rencide etmek değil, marka gerçeğini anımsatmak Kastamonu’nun amblemi Çandarlı Beyliği’ni simgeleyen ‘ters hilal’. Gaziantep’in fıstık logosunu, Denizli’nin horozunu göz önünde bulundurarak Atatürk’ün şapka devrimini başlattığı il olan Kastamonu’nun amblem olarak bir şapkayı seçmesinin daha doğru olacağını, ya da İstiklal Madalya’lı tek ilçe olan İnebolu’dan dolayı niye bir madalya şeklinin seçilmediğini belirttikten sonra ekledik. Niye kent logosu olarak bir ‘ayı’ figürü seçilmesin? Müstehzi bir ifade ile önerimizin muhatabının Belediye Başkanı Turhan Topçuoğlu olduğunu ifade eden Vali Kara, sözü Başkan Topçuoğlu’na verdi. Başkan da, bir hayvanla özdeşleştirilmekten rahatsız olduğunu saklamadığı konuşmasında, logolarının Çandarlı Beyliği’nin simgesi olarak bilinen ‘ters hilal’ olduğunu ve bunu da değiştirmeyi düşünmediklerini kaydetti. Bir objeyi ne kadar çok kişi anımsıyorsa, o obje marka olma yolundadır Dünyanın her yerinde kentlerin, hatta ülkelerin bir tanıtım amblemleri vardır. En çok ilgi yoğunluğu olan objelerle anılırlar. Türkiye’de herhangi bir sohbet arasında geçen ‘ayı’ sözcüğü hemen her Türk vatandaşının aklına Kastamonu’yu getirir. Bu asla, Kastamonu halkını aşağılamak değildir. Türkiye’deki en geniş ormanlara ve dağlık coğrafi yapıya sahip bir ildeki ayı sayısının diğer illere oranla daha fazla olması kadar doğal bir şey olamaz. Ayı, ayrıca gücü simgeler. Dünya borsalarını da ‘ayı’ ve ‘boğa’ temsil eder. Diyelim ki, ayı önerimiz Kastamonu Belediye Meclisi’nde oylandı ve onaylandı. Bu, Kastamonu’nun bir anda ülke gündemine yerleşmesi demektir. Çünkü, aykırı bir iş  yapılmıştır ve farklı kutuplar bu durumu sorgulayacaktır. Bu arada ne olacaktır peki? Bir taraf yapılanın doğru, diğer taraf da yanlış olduğunu savunurken, Kastamonu’nun hiç gündeme getirilmeyen ya da yeteri kadar gündemde kalamayan özellikleri de ön plana çıkarılacaktır. Bu, Türk halkının güzel ilimizi yeniden keşfetmesi demektir.  Sayın Başkan ‘ayı’ önerimize bir de bu pencereden bakınız. Tosya, Türkiye’yi sırtlarken, kendini taşıyamaz hale gelmiş Güzel bir akşam yemeğinin ardından belediye önünde hep birlikte bir hatıra fotoğrafı çektirdiğimizi Tosya Belediye Başkanı Kamil Aydınlı, Tosya’nın, 50 yıl önce illerin de bulunduğu kategoride Türkiye ekonomisini sırtlayan 80. Bölge olmasına karşın, bugün 400. sıraya gerilediğini anlattı. Türkiye’deki tela üretimi ve pirinç üretiminin yarısı Tosya’dan karşılanıyormuş. 30 yıl önce kurulan ve Tosya’ya büyük katkılar sağlayan meyve suyu fabrikası bile kapanmış. Hatta, bölge meyve ithal eder konuma gelmiş. Dostlar şehri’ olarak anılan bölgede 1300 çeşit endemik bitki bulunuyor. İpek Yolu bölgenin altından geçiyor. ANEKDOTLAR  “Küre’nin körü hiç eksik olmaz” 1455 yılında Küre’de yapılan Akşemseddin Camii’nin ilginç bir hikayesini anlattı Belediye Başkanı Kamil Aydınlı, o yıllarda caminin yapımına Küreliler yardım etmemiş. Ama her sabah caminin taşlarını birileri getiriyor.  Bir akşam erenlerden biri gözetleyip bakmış ki, taşları karşı dağdan geyikler taşıyor. O zaman beddua etmiş ‘gözünüz kör olsun’ diye. O zamandan bu yana da Küre ilçesinin körü hiç eksik olmamış.   İzbeli Çiftliği'nde 'eko kahvaltı' yapmadan kenti terk etmeyin! 400 yıldır ayakta kalan tek sipahi ocağı İzbeli çiftliği. Babaanne Hafız Selma İzbeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucusu, Kastamonu’daki ilk kadın meclis üyesi, Donanma Cemiyeti, Tayyare Cemiyeti kurucusu. Çiftliğin annesi ve her şeyi Sabiha İzbeli 8 sene önce 860 dönüm üzerindeki 200 yıllık konağı turizme açmış. Ve bu işi o kadar güzel kotarmış ki, ünü Kastamonu sınırları dışına taşmış. Bir süre önce de, DÜNYA Gazetesi ‘Yılın Başarılı İş Kadını’ seçmiş Sabiha İzbeli’yi… Sabiha Anne’nin en büyük yardımcıları ise, başta oğlu Serdar İzbeli olmak üzere ailenin tüm fertleri… Osmanlı’nın en büyük nişanı iki komutanda biri ATATÜRK Ziyaret duraklarımızdan biri de kentin El Sanatları Müzesi oldu. Burada öğrencilerin eserleri sergileniyor. Müzedeki bir Tura’nın neleri ifade ettiğini de şu sözlerle aktardı müzenin yetkilisi: “Kavuk, devletin kurucusu Osman Gazi’yi simgeler. İki bayrak vardır, biri hilafeti diğeri de Türk devletini temsil eder. Hilafetin olduğu bayrağın üzerine bir çiçek konulmuştur ki, din unsuru önde tutularak geniş bir alandaki tebanın hoşgörü ve sevgiyi kapsadığını anlatır. İki kitap vardır, üstteki Kuran-ı Kerim alttaki kanunnameleri temsil eder. Terazi motifi de adaleti simgeler. 5 tane de nişan vardır, her bir başarıya farklı bir nişan verilir, yaralıların tedavisini yapan görevlilere bile madalya tahsis etmiş Osmanlı. Bir de zafer kazanan alaylara verilen Aziziye Nişanı vardır. Alay komutanı bizzat savaşın içinde yer aldıysa iki kılıç işlenerek komutana bu madalya verilir. Ve Aziziye Nişanı tarihte bir Gazi Osman Paşa’da bir de Mustafa Kemal Atatürk’te vardır.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.