Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı kurtarır

Coşkun Soyer

Merak etmeyin bu ayki yazımız atasözleri üzerine değil ama konuya tam uyan güzel bir örnek ile ilgili…

Başlıkta kullandığım atasözü çeşitli kaynaklarda “Bir mıh (çivi) bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır” veya buna çok benzer şekilde geçiyor. Bazı kaynaklarda Cengiz Han’a ait olduğu konusunda ibareler var.

TDK atasözleri ve deyimler sözlüğünde anlamı: “herhangi bir olayı, bir işi, bir ödevi küçümsememek, önemle ele almak gerekir” şeklinde geçiyor.

Ama bu konuyu nasıl lojistiğe, tedarik zincirine bağlayacaksın dediğinizi duyar gibiyim. Aslında konu çok basit ve tamamen palet üretiminde kullanılan çivi temini ile ilgili, Ukrayna-Rusya savaşı sebebiyle ortaya çıkan ve tedarik zincirinde aksamalara sebep olacağı düşünülen bir konu olarak önümüzde duruyor. Haberi okuduğum kaynaklar yurtdışı bağlantılı olduğu için bu atasözünden doğal olarak habersizler! Konuya gelirsek;

Almanya'da, dolaşımda olduğu tahmin edilen bir milyar palet var. Palet üreticilerini endişelendiren konu, Ukrayna-Rusya savaşında, Rusya’nın karşılık olarak uyguladığı ambargoya dahil olan kalemlerden ileri geliyor. Rusya yaptırımları nedeniyle çelik tedariğinde Avrupa’da sorun yaşanmaya başlandı. Ve palet üreticilerine göre özel bir yapım gerektiğinden, palet üretiminde kullanılan çivi için bu kaynağa muhtaçlar.

Palet sanayi ve ticaret için büyük önem taşımakta, yiyecek, elektronik veya ilaç - her şey kamyonlarda, yük trenlerinde veya uçaklarda paletler üzerinde taşınıyor. Geçen yıl, palet endüstrisi(Almanya) bu tür yaklaşık 120 milyon ahşap palet üretti. Bunların yaklaşık yarısı yeniden kullanılabilir paletler ve Euro palet olarak adlandırılıyorlar. Diğer yarısı ise tek kullanımlık paletler.

Pekâlâ; Başka çivi kullanılamaz mı?

Palet endüstrisi orta ölçekli şirketlerin devamlılık sağladığı bir sektör. Almanya'da ortalama 35 çalışanı olan yaklaşık 180 üretici var. Sektördeki çoğu şirket, çivilerini Polonya gibi Doğu Avrupa'daki tedarikçilerden alıyor. Ve işin ilginç tarafı bu tedarikçiler neredeyse tamamen Rusya'dan gelen çelik ile bu çivi üretimini yapabiliyorlar. Şimdiye kadar da bu tedarik zinciri KPI’ını kimse bilmiyormuş veya merak etmemiş!

Doğru çelik muhtemelen Asya'danda sipariş edilebilir. Ancak, oradaki kapasiteler sınırlı ve bu tedarikte B ve C planları yok. Gerekli özellikleri taşıyan çeliğin diğer ülke tedarikçilerinden gelmesinin altı ila sekiz ay sürebileceği tahmin ediliyor.

Bu üretimde farklı çiviler kullanılamaz mı sorusunun cevabı maalesef olumsuz, kullanılamıyor.

Otomatik çivileme tabancalarına doldurulan ve daha sonra kullanılan bu tür çiviler palet için özel “tırnaklı” üretiliyor. Çivi tabancası için özel kartuşlar ile gelen bu çivilerin yerine tabancaya başka çivi doldurulmasının manuel yapılmak zorunda kalınacağı ve üretimde aksamalara yol açacağı söyleniyor.

Bazı palet üreticilerinin şu an için stoklarında hala yeterli çivi bulunduğu bildiriliyor. Diğerleri için depo neredeyse boş. Ama Alman palet üretiminin durma tehdidi altında olduğu ve sorunun kaç üreticiyi şimdiden doğrudan ilgilendirdiği konusu da kafaları karıştırıyor.

Euro paletler çoklu kullanım için tasarlanmıştır. Bunun devamında satışa daha az yeni paletin verilmesi nasıl sorunlara yol açacak? Şu anda kullanımda olan mevcut paletler zaten “tekrar kullanım için sürekli dolaşımda tutuluyor. Ama devamlı olarak palet kırılmaları veya kullanım ömrünün doğal yoldan bitimi ile bunların yerlerine yeni paletler gerekiyor.

Bu arada palet fiyatları ne durumda?

Ahşap fiyatlarındaki sürekli ve yüksek artış nedeniyle palet endüstrisi zaten baskı altında. Euro paletin fiyatı 2019'dan bu yana neredeyse 10 Euro'dan yaklaşık 25 Euro'ya yükseldi. Şimdi başka bir sorun var. Çünkü artık mesele fiyat değil, alım gücünüz olsa bile palet bulabilecek misiniz? Burada tedarik zinciri ile ilgili en önemli konu veya ders yine yüzümüze vuruluyor. Arz ve talep dengeli giderse sorun yok ama özellikle arz da oluşan kısıtlamalar fiyat artışlarını çok hızlı tetikleyip, krizleri ortaya çıkarıyor.

Palet endüstrisinin kendisini neden bu tip konularda çok fazla bağımlılık ile tedarik zincirini tehlikeye soktuğu sorusu gündemde olsa da, esas konu bu kadar bağımlı hale gelmenin küreselleşme sürecinde verilen kararlar olduğu gerçeği büyük bir çıplaklıkla gözümüzün önünde duruyor.

Olası bir “yeni” palet kıtlığı, yeniden kullanılabilir ürünler içindeki bu konu ile ilgili alternatif arayışlarını hızlandırıyor. Ayrıca, servis ve onarım talebi artıyor. Ancak, böyle uzun vadeli bir bakış açısı mevcut sorunlara yardımcı olmuyor. Endüstrinin yüksek baskı altında başka arz kaynakları aradığı vurgulanıyor. Ancak bütün bu konuşulanlar tedarik sorunlarına hızlı bir çözüm getirmeyecek.

Evet sonuç olarak bir çividen nerelere geldik, Alman tedarik zinciri bu krizden ne kadar etkilenecek gelecek aylarda göreceğiz veya bizde ve diğer ülkelerde bu konuda neler olacak yaşayarak öğreneceğiz. Aman siz depolarınızdaki paletlere sahip çıkın. Çivi stoğunuz varsa da stokçukluk yapmayın, üretim ve sevkiyatın devam etmesi için destek olun.

Atasözümüzde aşağıdaki biçimde evrilebilir!

Bir mıh (çivi) bir paleti, bir palet bir sevkiyatı, bir sevkiyat bir üretimi, bir üretim bir sektörü, bir sektör tedarik zincirini, tedarik zinciri ülkeyi kurtarır

Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, yaşamını sürdürmek için emeğini ortaya koyup, çalışan üreten herkesin bu güzel gününü kutlarım.

Yarında Ramazan Bayramı, herkesin sağlıklı ve güzel bir bayram geçirmesini diliyorum.

Ayrıca ve önemli olarak, geçtiğimiz ay 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile TBMM’nin kuruluşunun 102. Yılını kutladık. Aynı zamanda çocuklara armağan edilen yegâne bayramın keyfini yaşadık. Büyük Kurtarıcının Kasım 1918’de Doğu Cephesinden İstanbul’a dönüp, Haydarpaşa’dan karşı tarafa geçerken yaveri Cevat Abbas’a söylediği “Geldikleri gibi giderler” sözü ile başlayıp, 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetimizin kuruluşu ile biten bu süreç içerisindeki en önemli günlerden olan 23 Nisan kutlu olsun. Ek olarak bu süreç ile ilgili detaylı okuma yapmak isteyenler için Alev Coşkun’un “Samsun’dan Önce 6 Ay” ve “Samsun’dan Sonra En Zor 19 Ay” kitaplarını tavsiye ederim, tabii ki başucu kitabı “Nutuk” ile beraber.

Sağlıkla kalın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.