
OKT Trailer, AR-GE ile büyüyor
Her ne kadar dışarıdan bakıldığında durağan bir sektörmüş gibi görünse de, oldukça büyük bir potansiyel taşıyan iç dinamikleriyle ülkeler bazında...
Her ne kadar dışarıdan bakıldığında durağan bir sektörmüş gibi görünse de, oldukça büyük bir potansiyel taşıyan iç dinamikleriyle ülkeler bazında da ekonomiye büyük katkısı olan üstyapı ekipmanları sektörü, inovatif uygulamaların artmasıyla ticari etkinliği gün be gün artırıyor. Sektörün yenilikçi isimlerinden olan OKT Trailer de, bu inovatif süreci başarıyla yürüten firmalar arasında öne çıkanlar arasında.
Yenilikçi olmanın avantajlarını Lojistik Ekipmanlar okuyucularıyla paylaşan OKT Trailer Kurumsal İletişim ve Medya İlişkileri Koordinatörü Özge Kocakula, “Bizler için AR-GE organizasyon bünyesinde yer alan bir departman adı değil; bütün ekibin enerjisi ile ruhunu taşıyan ve başta faaliyet sektörümüz olmak üzere tüm topluma mal olan, bilgi dağarcığının yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik türde yürütülen yaratıcı çalışmaların tümüdür” diyor.
İç bünyelerinde bu amaca hizmet eden OKT Akademi oluşumunun, inovasyon alanındaki çalışmalarını başarıyla sürdürdüğünü söyleyen Özge Kocakula, AR-GE faaliyetlerinin, Akademi çatısı altında üç temel ayak üzerine oturduğuna dikkat çekiyor: “Temel araştırma, uygulamalı araştırma ve deneysel geliştirme. Bu ayaklar ürün yeniliği, süreç yeniliği, organizasyonel yenilik gibi unsurlar barınıyor. Ürün yeniliği ayağında yürütülen faaliyetler yeni ürün geliştirme ve ürün iyileştirme çabalarını kapsıyor. OKT anlayışının gerektirdiği iyileşimsel dönüşüm, bir girdiyi ürün olarak vücuda getirmeden yani onu dönüştürmeden önce girdiler üzerinde mümkün olan optimizasyonu en üst düzeyde uygulamayı ve bu girdilerin ergonomiklik testlerinin yapılarak maksimum performansta bir araya getirilmesini öngörür; bu nedenle üretim prosesinden çıkan ürün her zaman istenilen sonucu verir. Süreç yeniliği ayağımızda ürün yenilik prosesine entegre uygulamalar kullanılmaktadır. Aralarında var olan yüksek korelasyonel ilişki, bu iki süreci birbirinden ayrı düşünülemez hale getirmektedir. Organizasyonel yenilik ayağını ise, müşterilerimizin daha az maliyetle az çaba harcayarak ihtiyaçlarının giderilmesi adına yapılan tüm iyileştirme etütleri oluşturmaktadır. OKT Servis kuruluşumuzun ortaya çıkma sürecinde referans alınan düşünce tam olarak budur.”
“HAFİFLEMEYE ÇALIŞIYORUZ”
OKT Trailer yeni nesil araçlarının hafiflik etütlerine devam ettiklerini söyleyen Özge Kocakula, amaçlarının her yıl girdilerin kalitesini sabit tutarak müşterilerinin tek seferde daha fazla yük taşıyabilmesi olduğunun altını çizdi. Kocakula “Sürdürdüğümüz hafifletme etüdlerimiz, güvenliği odak noktasına koyarak seyrine devam ediyor. Biz bir kalite yolculuğu yapıyoruz, otuz yıldır başarıyla sürdürdüğümüz en büyük projemiz de aslında bu yolculuğun kendisidir. OKT Trailer için, kalite üretim sürecinin en büyük girdisi ve en büyük çıktısıdır. Çok yakında CNR Expo tarafından Yeşilköy Fuar Merkezi’nde düzenlenecek Gas Turkey Fuarı’nın bu sektörde en iddialı katılımcısıyız. Kalite yolculuğumuza ve değişime tanıklık etmek isteyen misafirlerimizi de 29 Mart-1 Nisan tarihleri arasında fuara bekliyoruz” ifadelerini kullanıyor.
HEDEF: IRAK
Dış pazarlardaki dar boğaz ve kriz ortamının, bu yıl sektör için yönünü biraz olsun değiştirdiğine dikkat çeken Kocakula, özellikle şu aralar Irak bölgesinden OKT’ye yönelen yoğun bir talep olduğunu belirtti. Irak hükümetiyle yaptıkları ikili görüşmelerin halen devam ettiğini söyleyen Kocakula, “Çok yakında hayata geçirilmesi planlanan bir projeye hazırlanılıyor. Projenin hayata geçirilmesiyle, iki ülke arasında oluşan ticari ilişkilerin güçlenmesi bekleniyor. OKT Trailer’ın iki ülke arasında yürüteceği köprü görevi bu anlamda oldukça önemli. Irak dışında yine talep-yoğun bölgelerden biri olan Polonya pazarımızda da oldukça olumlu gelişmeler kaydetmeye devam ediyoruz. OKT, benimsediği ilke ve değerleri, müşterinin gözünden bakabilen hizmet anlayışı, üretim proseslerinde gösterdiği titizlik, kalite standartlarına getirdiği yenilik ve kullandığı teknoloji ile yarım asıra yakın süredir ülkeleri birleştiren taraf olma rolünü başarılı bir şekilde sürdürmeye devam ediyor” diye konuşuyor.
“DENETİMİ ADR SAĞLAYACAK”
An itibariyle sektörde herhangi bir yetkilendirilmiş denetim mekanizmasının bulunmadığını hatırlatan OKT Trailer Kurumsal İletişim ve Medya İlişkileri Koordinatörü Özge Kocakula, denetimlerin ancak ADR regülasyonlarının 2013 yılı itibariyle yürürlüğe alınması ile başlayabileceğini belirtiyor. Bu yüzden de 2013 yılına kadar gerek istasyon sahiplerinin gerek dağıtım şirketlerinin gerekse şoförlerin ADR için hazırlıklarını tamamlamış olmalarının büyük önem arz ettiğini aktaran Kocakula, “Çünkü regülasyonların devreye alınması ile ADR’siz tankerler karayoluna çıkamayacak duruma gelecek. Firmalar bunun bilincine bir an önce vararak portföylerindeki tankerleri ADR’li tankerlerle güncellemeleri gerekiyor. 2011 yılı başlarında ADR denetimlerinin yapılmıyor oluşuna çözüm olarak ADR Konvansiyonu’nda atıfta bulunulan onlarca EN standardının Türkiye’ye aktarılarak TÜRKAK, TSE gibi ilgili akreditasyon ve standart kuruluşlarınca uygulanabilir hale getirilmesi en makul olanıdır şeklinde bir açıklamada bulunmuştuk. Nitekim Ağustos ayında Ulaştırma Bakanlığı, TSE’nin denetim ve testlerden sorumlu kurum olabileceği yönünde görüş bildirdi. TSE Başkanı Hulusi Şentürk’ün yaptığı açıklamaya göre de bu yıldan itibaren tankerlere "kademeli" bir denetim sistemi getirilecek, standartlara uymayan tankerlerin tehlikeli madde taşıması tamamen yasaklanacak ve yasağa uymayanlara cezai yaptırımlar uygulanacaktır. Denetim sisteminin ne derece etkin olacağı konusunda görüş bildirmek için erken olduğunu düşünüyorum. Sistem kurulduktan ve işlerlik kazandıktan sonra sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Ancak bu uyumlaştırma süreci sanıldığı kadar kolay olmayacağı gibi TSE ya da bir başka yerli belgelendirme kuruluşunun ADR sürecine geçişi tek aşamada gerçekleşemeyecektir. En basit şekliyle ADR'li taşıtların yapım, test ve onay prosedürlerini içeren EN 13094 standardı kapsamında ilgili belgelendirme kuruluşlarımızın henüz uluslararası alanda akreditasyonlarını tamamlayamamış olmaları büyük bir eksikliktir. Kendi yetkililerinin de telaffuz ettiği gibi, öngörülen süreç kademeli bir geçişi barındıracaktır. Türkiye'nin 17 noktasına kademeli olarak araç muayene istasyonları kurulacağı dile getirildiği düşünüldüğünde ancak bu şekilde iki yıl içinde tüm tankerlerde ADR standartlarına tam uygunluk zorunlu hale gelecektir” diyor.
Kocakula, sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Sektörde süregelen haksız rekabet, ADR konvansiyonlarının işlerlik kazanmamış olmasından kaynaklı bir durumdu. Yıllarca, homogolasyon maliyetlerinin yüksek olması nedeni tanker üreticileri vasıfsız yollardan üretime devam etmeyi tercih ederek maliyetlerini düşük bir düzeyde tuttular. OKT gibi topluma karşı sorumluluğunun farkında olan firmalar ise ADR süreçlerini iç bünyelerinde tamamlayarak üretim sistemlerine entegre ettiler ve kullanıcısına vasıfsız üretimler yerine belgelendirilmiş tankerleri sundular. Uzun bir dönem firmalar arasındaki maliyetlerin bu denli dengesiz oluşu sebebiyle sektör haksız rekabetle mücadele etmek durumunda kaldı. Oysa ADR ile ilgili süreç daha önce sonlandırılmış olsaydı ulusal treyler sektörümüz şimdi bulunduğundan çok daha başka bir konumda bulunabilecekti. Bundan sonrası için yapılacak şey önümüze bakmak ve sektörün doğal dengesini yakalamasını beklemek olacaktır. İzleyen dönemlerde, Türk treyler sektöründen çok daha nitelikli üretimlerin çıkacağını ve kalite çıtasının yükseleceğini bekliyoruz.”
“MERDİVEN ALTI ÜRETİMİN HİÇ ŞANSI YOK”
Türkiye’de bulunan firmalar açısından bakıldığında araçüstü ekipman sektöründeki firma sayısında önümüzdeki dönemler içerisinde bir artış yaşanmayacağına dikkat çeken Özge Kocakula, bunun tam aksine, ADR konvansiyonuna uyum ile birlikte, sektördeki merdiven altı firmaların piyasadan silineceğini kaydetti. Bu gelişmenin sektör açısından son derece hayati bir öneme sahip olduğunu söyleyen Kocakula, “Piyasada yalnızca standartlarla uyumlu kaliteli üretim yapabilen firmalar tutunabilecek ve bu firmalar arasında oluşacak sert rekabet, sektör çıtasını yukarılara taşıyarak yerli firmalarımızın uluslararası platformdaki başarı şansını yükseltecektir. Böylelikle ihracat rakamlarımızda yaşanan artış, ulusal ekonomiye olumlu yansımalar yapacaktır. Bu süreçte, şu an ADR belgelerini verme konusunda yetkilendirme bekleyen kuruluşumuz TSE’nin devreye girmesi, bu firmalar açısından ikinci olumlu gelişme olacaktır düşüncesindeyiz. Şu ana kadar bu belgeleri yüksek bedeller ödeyerek yabancı belgelendirme kuruluşlarından alan firmalarımız, TSE’nin yetkilendirilmesi ile birlikte bu bedellere katlanmak zorunda kalmayarak küresel pazardaki şansını arttırabilecektir” ifadelerini kullandı.
Burak GÜNER / LOJİSTİK EKİPMANLAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.