Nükleer tıbbın gelişimi lojistiğe bağlı!

Nükleer tıbbın gelişimi lojistiğe bağlı!

Uluslararası Nükleer Enerji Forumu'na katılan uzmanlar, nükleer tıp alanındaki gelişimlerin kaderinin özellikle lojistik sektörünün gelişimine bağlı olduğunu dile getirerek, Türkiye’nin avantajlarına da dikkat çekti.

Tüm dünyada radyoaktif madde üreticilerinin kısıtlı olmasına karşın yine tüm dünyada özellikle kanser hastalarında kullanımının giderek artması nedeniyle talep artışı beraberinde pek çok sorunu da getiriyor. Özellikle ilaca erişimde lojistik sektörü hayati önem taşırken bu gerçek Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenen Uluslararası Nükleer Enerji Forumu 'Atomexpo-2019’da bir kez daha gün yüzüne çıktı. Foruma Türk iş dünyasından pek çok kesim katılırken nükleer tıp alanındaki gelişimlerin kaderinin özellikle lojistik sektörünün gelişimine bağlı olduğunu dile getiren uzmanlar, Türkiye’nin avantajlarına da dikkat çekti.

“TÜRKİYE SAĞLIK TEKNOLOJİLERİNDE AVRUPA’DA İLK 3’TE”

Forum kapsamında nükleer tıp ile ilgili bir oturumda konuşmacı olan Eczacıbaşı bünyesindeki Monrol Şirketi’nin Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Aydın Küçük, Türkiye’de nükleer tıbbın gelişmekte olduğunu ancak lojistik anlamında başarı oranının çok daha yüksek olduğunu dile getirdi.

nukleer-tip-hediye-eroglu-3.jpgKüçük, “Türkiye olarak nükleer tıp alanında çalışmalara 1995’de başladık. Monrol olarak Türkiye’de bu alanda çalışma yapan ve Pozitron Emisyon Tomografisi (PET-CT) teknolojisi geliştiren ilk şirketiz. Aslında bugünlerde Türkiye sağlık teknolojileri alanında Avrupa’da ilk 3 ülke arasında. Bizim için tıp turizminin gelişmesi çok büyük bir gelir kaynağı oldu. Şuan Türkiye’de 8 tane radyolojik izotopları üreten merkezimiz var. Aynı zamanda nükleer tıp ile ilgili teşhisten, tedaviye tüm aşamalara katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Şirket olarak bu konuda Avrupa piyasasına açılmaya hazırız. Biz hastalarımıza yılda toplam olarak 100 bin ışın tedavisi uyguluyoruz. Ankara ve Adana’da tesislerimiz mevcut. Şirketimizin Türkiye’deki piyasa payı neredeyse yüzde 50 düzeyinde. Bölge ülkelerde de mevcudiyetimizi güçlendirdik. Romanya, Mısır ve farklı Ortadoğu ülkelerinde tesislerimiz mevcut, Dubai, Kuveyt, Pakistan gibi. Türkiye’deki tesislerimiz Avrupalı yetkili kuruluşlardan lisanslama sürecinden geçti ve biz ürünlerimizi dünya genelinde Güney Amerika, Avrupa, Ortadoğu ülkelerine satıyoruz” dedi.

“TÜRKİYE NÜKLER TIPTA LOJİSTİK AÇISINDAN AVANTAJLI”

Küçük, nükleer tıp alanında Türkiye’nin lojistik başarısına dikkat çekmeyi de ihmal etmedi.

Nükleer tıpta lojistiğin çok önemli bir konu olduğunu ancak Türkiye için ekstra öneme sahip olduğunu belirten Küçük, “Çünkü bu alanda çok avantajlıyız” dedi.

“THY DÜNYANIN HER YERİNE RADYOAKTİF MADDE TAŞIYABİLİYOR”

Türk Hava Yolları’nın dünyanın her yerine radyoaktif madde taşıyabildiğinin altını çizen M. Aydın Küçük, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Nükleer tıp öyle bir dal ki ilacı yaymak çok önemli. Eğer ilaca erişimi sağlayamazsanız nükleer tıp ilerleyemiyor. Erişebilirliği sağlamak için ya hastanelere yakın bir yerde üretim yapmak yazım ya da çok iyi bir lojistik ağ lazım. Türkiye bu anlamda çok iyi bir yerde biz Eczacıbaşı- Monrol Şirketi olarak bunu kullanıyor ve neredeyse dünyanın her yerine ihracat yapabiliyoruz. Konum ve hızlı lojistik ağı şart çünkü radyoaktif taşımacılığı ayrı bir disiplin, ayrı bir uzmanlık. Türk Hava Yolları ile beraber çok iyi yürütüyoruz. Türkiye bu konuda dünyanın her yerine göre gelişmiş durumda diyebiliriz. Nükleer tıp alanında Avrupa bile lojistik ağı olarak bizi kullanıyor. Almanya’daki ilaçlar Türkiye’ye geliyor ve biz Türkiye’den dünyaya dağıtım yapabiliyoruz”.

Hediye EROĞLU - RUSYA / LOJİPORT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.