İDO'daki kazaların artmasının altında başka bir neden mi var?

Bugün (28 Eylül 2010) saat 11:00’de İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy ile randevum vardı. Lojistik Ekipmanlar Dergisi’nin Kasım sayısının “Onur Konuğu” o olacaktı. Ancak, tam randevuya giderken, gelen bir telefonla görüşmenin ileri bir tarihe ertelendiği söylendi. Sayın Paksoy’u bir gün önce yaşanan feribot kazası hakkında görüşmek için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne çağırmışlar. Orada ne konuştular bilmiyorum ama, kaza (kazalar) ile ilgili benim de söyleyeceklerim var. Yıl 2005 Şehir Hatları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki İDO’ya devredilir. İDO’nun tek otorite olmasının ardından da, çatlak seslerin sayısı artar. Gemilere bakım yapılmadığı; personele giysi verilmediği; kadrolaşma adı altında kurumun arpalığa çevrileceği; en önemlisi de tecrübesiz denizciler yüzünden kazaların sayısının artacağı yüksek sesle dile getirilir. Gerçekten de, birkaç kez art arda iskeleye yanaşırken problemler yaşanır. Küçük çaplı kazalar da olur. Ancak, kurumun başında fakültedeki öğretim üyeliği görevini bırakıp gelen Gemi İnşa Mühendisi Dr. Ahmet Paksoy vardır. Paksoy, ardı ardına yenilik ve iyileştirmeler gerçekleştirir kurumda. İletişimin gücünü bilen biri olarak da, her yapılanı paylaşarak çatlak sesleri susturmayı başarır. 13 ağustos 2007 O tarihe kadar çok büyük bir kaza yaşanmamıştır Şehir Hatları’nda. Ancak, o gün 449 yolcu taşıyan Bostancı-Yenikapı-Avşa seferini yapan deniz otobüsü, Zeytinburnu açıklarında demirdeki bir gemiye çarpmıştır. Neyse ki, ölüm yoktur ve 48 yolcu hafif yaralanmıştır. Kazadan sonra İDO tarafından yapılan açıklamada, Salih Reis-4 deniz otobüsü kaptanının uzakyol ehliyeti ve 11 yıllık tecrübesi olduğu bildirilir. Tamamen insan hatasından kaynaklanan bir talihsizliktir. 19 Ocak 2008 Kadıköy İskelesi'nden 18.00'de Bakırköy'e hareket eden İDO'ya ait ‘Ulubatlı Hasan’ adlı deniz otobüsü, kalkışından yaklaşık 10 dakika sonra Eminönü açıklarında balıkçı ağlarına takılır. 22 Kasım 2008 O gece Marmara şiddetli bir lodos yaşamaktadır. Karaköy’deki Kadıköy iskelesi de, bu kadar baskıya önce yan yatarak direnmeye çalışır, daha sonra da tamamen sulara gömülür. Yukarda örneklerini verdiğim kazaları, ‘talihsizlik’ ‘beceriksizlik’ ‘acemilik’ gibi sıfatların biri ya da tamamıyla itham edebilirsiniz. Ancak, hiçbirisinde kasıt arayamazsınız. VE İDO İÇİN ÖZELLEŞTİRME KARARI ALINIR İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, 18 Temmuz’da yaptığı toplantısında İDO ve İGDAŞ’ın özelleştirilmesi için Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a yetki verir. Gazetelerde İDO’nun yabancılara satılacağı yönünde çıkan haberlerin ardından da, DÜNYA Gazetesi’nde yazdığım ve “İDO’nun Yabancılara Satışına Kabotaj Engeli” başlığıyla manşetten duyurulan haberi http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/12209552.asp de sayfalarına taşımıştı. Haberde yasa gereği Türkiye sularında emtia veya yolcu taşımak için mutlaka Türk sancağına sahip olmak gerektiğini yazmıştım. Ayrıca satın alanın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerektiğinin de altını çizmiştim. “İDO, satılsa bile bu şartların yerine getirilmemesi halinde, yasa gereği hiçbir faaliyette bulunması mümkün gözükmüyor” diye özetlemiştim durumu.  Yani  İDO, yabancılar tarafından satın alınması halinde, sadece bir şirket olarak varlığını sürdürebilecek ve herhangi bir yolcu veya emtia taşıyamayacaktı. Uyarılarımızı dikkate alan Büyükşehir Yönetimi de, İDO’yu satabilmek için bölünme yöntemini geliştirdi. Şehir Hatları adıyla kurulan yeni şirket, eski Şirket-i Hayriye’nin işlevini üstlenerek, şehir içi taşımacılık yapacak. Bünyesinde feribot ve deniz otobüsleri bulunduran, dış hatlarda çalışan İDO ise özelleştirilecekti. KAZALAR ARTIYOR Şimdi, yukarda tarihlerle verdiğim kronolojiye bir kez daha göz atmanızı rica ediyorum. 5 yıllık dönemde kaza sayısı neredeyse yok denecek kadar az. Ama şimdi bir de 2010 yılına bakalım: 29 Ocak 2010 Küçükçekmece açıklarında saat 17.30 civarında bir kuru yük gemisiyle çarpışan Mehmet Reis isimli İDO Deniz Otobüsü kazanın ardından kendi imkanlarıyla Yenikapı İskelesi'ne yanaştı. 14 Eylül 2010 Saat 18.30'da Kartal'dan hareket eden Karamürselbey isimli deniz otobüsü, Yalova'da İDO iskelesine yanaştığı esnada duramadı. İskeleye ön taraftan çarpan feribotun burun kısmında büyük hasar meydana geldi. İnmek için ayakta bekleyen yolcular, çarpmanın etkisiyle birbirinin üzerine düştü. Kazada 18 kişi yaralandı. 27 Eylül 2010 Yalova seferini yaptıktan sonra Yalova İskelesi'ne yanaşan ‘Kanuni Sultan Süleyman Feribotu'nun yolcu tahliyesi sırasında halatı kopunca, bir otomobil denize düştü, bir otomobil de feribot rampasına takılı kalarak düşmekten son anda kurtuldu. ŞEYTANIN AVUKATI DEVREDE Komplo teorilerine inanır mısınız bilmem. Ama, birkaç yıldır ülkede yaşananları görünce, her şeyin olabileceğini düşünüyorum. Kaza sayısının özellikle 2010 yılında artış göstermesi sizce de tuhaf değil mi? İDO'nun kısa bir süre sonra açıklanacak ve kuvvetli bir ihtimalle kazanacağı KAL-DER Kalite Ödülü'nü üst üste gelen kazalar nedeniyle alamama riski kimin işine gelir? İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bugün Dr. Ahmet Paksoy’dan kaza raporu alıyor. Umuyorum ve diliyorum ki kazaların faturası, kurumda bugüne kadar önemli başarılara imza atan, denizde yolculuğu bir zevk haline getiren başarılı genel müdüre çıkarılmaz.

Bu yazı toplam 1856 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.