“Euro ile borçlanabilmek treyler sektörünü uçurur”

“Euro ile borçlanabilmek treyler sektörünü uçurur”

Müşterilerinin çoğunun ihraç yükü taşıyan uluslararası nakliyeciler olduğunu söyleyen Nihat Ayhan, iş makinelerine tanınan ‘kapsam dışı’ hakkı sektöre de tanındığında, pazarın %30 büyüyeceğine, kendi satışlarının da %60 artacağına dikkat çekti.

Schmitz CargoBull’un Türkiye’deki iki önemli isminden biri olan Satış ve Satış Sonrası Pazarlama Direktörü Nihat Ayhan, kurmaylarıyla birlikte sektör basını temsilcileriyle bir araya geldi. Nihat Ayhan’ın aslında çok haklı bir talebi var ve bunu hem şirketi hem de ülke adına geniş kitlelere duyurmak istiyor. Talep aslında çok basit ve bir imtiyaz içermiyor. Ayhan, zaten kazancı, ağırlıklı Euro olan uluslararası lojistik sektörünün dövizle borçlanmasına olanak tanınmasını istiyor. Böyle olunca, nakliyecinin yatırım için daha fazla maliyetlere katlanması gerekmeyecek. Krizde olduğu artık giderek netleşen Türkiye ekonomisi de artan satışlardan gelen vergilerle bir nebze daha rahatlayacak.

Schmitz CargoBull’un Ürün ve Pazarlama Müdürü Erkan Makaklı, Halkla İlişkiler Temsilcisi Betül Arslan ile Satış ve Satış Sonrası Pazarlama Direktörü Nihat Ayhan sektör basını temsilcileriyle bir öğle yemeğinde buluştu. 

nihat-ayhan.jpgYALNIZCA TÜRKİYE’DE TÜM ÜRÜN GRUPLARI ÜRETİLİYOR

Schmitz CargoBull’un Türkiye’ye inandığını ve tüm yatırımlarını 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaptığını ifade eden Nihat Ayhan, “Firmaların yatırımlarını çektiği, Türkiye’ye toplantı ziyaretlerinin dahi iptal edildiği bir dönemdekuruluşlarının yatırımlarını ülkemize yönlendirdiğini ifade ederek şunları kaydetti:

“Sektörümüz 2015’ten bu yana geriye gidiyor. Bu dönemde büyümeyi bırakın sahip olduklarınızı korumak bile çok zor. Bütün bu daralma ve krize rağmen, Almanya buraya yaptığı yatırımından mutlu ve gelecekten umutlu. Tüm ürünlerde Avrupa’nın pazar lideri olan bir kuruluştan söz ediyoruz. Tentelide yüzde 36, frigoda yüzde 55, damper treylerde yüzde 22 ile lider konumunda. Almanya’nın 3 bölgesinde üretim yapıyor. Bunun dışında Saragosa’da bir uydu fabrika var, sadece tenteli üretiliyor. Litvanya’da yalnızca frigo, Moskova’da tenteli üretiyor. Diğer bütün fabrikalarında 1 ürün grubunu üreten Schmitz CargoBull, yalnızca Türkiye’de 4 ürünü birden üretmek için yola çıktı. Bu bakımdan Türkiye yeni bir dönemin de başlangıcı oldu. Bizden sonra Türkiye’deki yöntemi diğer fabrikalarda da uygulamaya başladılar ve çok başarılı oldu. Buradaki modeli Çin’de de uygulayacak. “

YENİ FİNANS MODELİ OLUŞTURDULAR, 120 MİLYON EURO’LUK ONAY ALDILAR

Schmitz CargoBull’un, Türkiye’de başka bir deneyimi daha hayata geçirdiğini ifade eden Nihat Ayhan, şöyle devam etti: “Üst yönetim, geçen yıl kendi sermayemizle finansman yapma hakkını bize tanıdı ve Türkiye bu bakımdan bir ilk oldu. Bu uygulamaya başladık ama 13 Eylül 2018’de krize tedbir olarak yürürlüğe giren KHK’lardan birinde sektörümüzde artık döviz yükümlülüğü yasaklandı. Yani, müşterimiz ile döviz bazında sözleşme imzalayamıyoruz. Bütün ticaretimizi TL bazında yapabiliyoruz. TL’de son yapılan indirimli haliyle bile faizler yüksek. Bizim müşterilerimizin büyük çoğunluğu uluslararası nakliyeciler. Kazançları dövizle olduğu için borçlanmalarının da dövizle olması onlar için de, bizin için de daha doğru bir yöntem. Çünkü, ürettiğimiz parçaların tamamına yakınını Almanya’dan ithal ediyoruz. Bazı komponentler hariç süreç içinde Türk tedarikçilerden de alıma başlayacağız. Türk Lirası ile çok açılmamız mümkün değil. Malzemenin parasını peşin olarak Euro bazında Almanya’ya gönderiyoruz. Euro ile peşin alıyoruz, ardından TL tahsil ederken üzerine hangi faizi koyarsak koyalım dengeyi tutturamıyoruz. Kur riski, bilançolar açısından alınabilecek bir risk değil. Fonlanmak da başka maliyetler getirerek, hem alan hem de satan için işi yapılamaz kılıyor. Sektörün bir üreticisi olarak devletimizden beklentimiz, iş makinelerinde yaptıkları gibi, ağırlıklı ihraç ürünleri taşıyan treyler sektörünün de istisnaya sokulmasıdır. Biz de anlaşmalarımızı döviz olarak yapabilirsek, sektör derin bir nefes alır. İhracata önemli bir katkısı olan taşımacılık sektörünün yatırım yapabilecek hale gelmesi şarttır. Nakliyeci, hem yükü taşıyıp, hem de yatırım yapmak zorunda, bu karar onları da rahatlatacaktır.

nihat-ayhan2-001.jpg“BİZ DE KREDİYİ KAZANCI DÖVİZ OLANA VERECEĞİZ”

Dövize endeksli krediler 2 Mayıs 2018’den itibaren yürürlükten kalktı. Artık döviz kredisi kullanmanın belli kriterleri var. Önceden bankaların uygun bulduğu herkes döviz kredisi kullanabiliyordu. Devlet bunu yasaklayarak,’ x şirketin bilançosunda son 3 yılın satış gelirleri kadar döviz borçlanabilir’ kararı aldı. Bu yararlıydı, çünkü denetimsizlik hem bankaları, hem firmaları zora sokmuştu. İş makineleri sektörü bunu çözdü, treyler bu kapsama alınmadı. Biz de, krediyi kanunda belirtildiği gibi döviz kazanana vereceğiz. Dolayısıyla ben devletin koyduğu kurala uyuyorum. Uluslararası nakliyeci, bu kriteri karşılıyor ama bankada kredi oranları çok yüksek.  Böyle olunca nakliyeci ya yatırım yapamıyor, ya da yatırımı çok pahalıya mal oluyor. Mevcut yasaların hiçbirine muhalefet etmeyen, hatta destekleyen bir modelimiz var ama işletemiyorum. Bu durum, 1 şirket hariç benim pozisyonumdaki finans şirketi olmayan tüm treyler üreticilerinin sorunudur. Bu durum çözülmüş olsaydı, treyler sektörünün pazar büyüklüğü yüzde 30 artardı. Çünkü, Almanya bize 5 yıl için 120 milyon Euro gibi bir kaynağı onayladı. Ben bu parayı kullanabiliyor olsaydım sadece bizim satışlarımız yüzde 60 daha fazla olurdu. Çünkü, müşterilerimiz finansman bulamıyor, ihtiyacı olan da riskten çekiniyor. Biz, sektörü desteklemek kararlılığındayız ama yapamıyoruz.”

ALMANYA NEDEN MUTLU?

Aslında mutlu olmak için pek bir neden olmadığının altını çizen Nihat Ayhan’ın satır aralarında söylediği istikrarlı büyüme Almanya’nın mutluluğunun kaynağını oluşturuyor.  4 yıldır geriye giden pazarın günahının kendilerine çıkarılamayacağını vurgulayan Ayhan, açıklamasına şu sözlerle devam ediyor: “Biz burada henüz 3. İş yılımızın içindeyiz. Son bir yıldaki krizi ve sektördeki daralmayı da, kaslarımızı güçlendirmek, işimizi geliştirmek için harcıyoruz. Pazarın büyüklüğü için bir etki alanımız yok. Ama kendi alanımızda bir etki gücümüzün olduğu da bir gerçek. Almanya, işte bu nedenle mutlu. Almanya, Türkiye’de uyguladığı modelin tuttuğundan çok emin. Sektörün kötü gidişine rağmen, buradaki organizasyonu güveniyor. 2020 yılı çok daha güzel olacak.”

“YÜZDE 1 KDV’YE, ÜRÜN YETİŞTİREMEDİK”

Nihat Ayhan, Türkiye’deki faaliyet kronolojisini de şöyle sıraladı: “2016’da Schmitz CargoBull, Türkiye’deki partneri Enka ile ayrıldığında tentelideki payı yüzde 6, frigodaki payı ise yüzde 17’ydi. Biz 2017’ye tenteliye yarı yılda, frigoya da yıl sonunda başlamamıza rağmen, tentelide yüzde 9, frigoda yüzde 23 pazar payına ulaştık. İlk faaliyet yılımızda frigoda yüzde 23.8 ile pazar lideri olduk. 2018, daralma devam ediyor. Rakiplerimizin biri 40 yıl, diğeri 10 yıldır burada faaliyet gösteriyor. Diğerleri de çok ciddi ve organizasyonlarını tamamlamış üreticiler. Geçen yıl da, tentelideki pazar payımızı yüzde 13.4 ile; frigoda ise yüzde 27.8 ile yine pazar lideri olarak tamamladık. Bu yılın ilk yarısında ise, tentelide yüzde 19.7; frigoda yüzde 36.8’deyiz. Yüzde 1 KDV uygulamasından rakiplerimize göre daha az yararlanabildik. Çünkü kapasite nedeniyle ürün yetiştiremedik. Frigodaki pazar payımızın bu kadar yüksek volümde gelişmesinde 2018’in son çeyreğinde Freuhauf’un pazardan çıkmasının da rolü olduğunu eklemeliyim.”

“BURADA ÜRETİLENİN ALMANYA’DAKİNDEN HİÇBİR FARKI YOK”

Fabrikalarının ihracata yönelik olarak çalışmadığını tamamen iç pazara hitap etmek üzere kurulduğunu ifade eden Nihat Ayhan,  “Ancak, yakın Balkan ülkeleri var. Bazen Almanya’daki ana fabrikaların yetiştiremediği durumlarda araç teslimatlarımız oluyor. Romanya’ya gönderdiğimiz araçların ardından bir müşteri günü yapıldı. O güne, bizim burada montajını yaptığımız ürünleri götürdüler. Kimse bir fark bulamadı. Almanya’dakiler ile birebir aynı. Tamamen aynı üretim kalitesinde yapılıyor” diye konuştu.

“YENİLİKLERLE LOGITRANS’TAYIZ”

Frigoda iç yükseklik ve ana bölme hariç, Türkiye’deki ihtiyacın yüzde 80’ini kapsar hale geldiklerini, tentelide de yüzde 60’lar seviyesinde olduklarını ve her geçen gün bu oranı yükselttiklerini ifade eden Nihat Ayhan, “Şu an tentelide yüzde 90 seviyesindeyiz. Henüz çift kat yapamıyoruz. Bazı spesifik talepleri karşılayamıyoruz ama her geçen gün bunları da gerçekleştiriyoruz. Logitrans’da yeni nesil frigomuzu ve daha önce Türkiye’ye getirmediğimiz muhteşem bir tenteli ürünümüzü de fuarda ilk kez tanıtacağız. Almanya’daki fabrikalarda üretilip, burada üretilmeyen teknik spect yüzde 5-10 seviyesini geçmez” ifadelerini kullandı.  

schmitz-toplu-003.jpg

“SCHMITZ CARGOBULL KULLANAN FARKLILIKLARA DA KAVUŞUR”

Üretim teknolojilerinin rakiplerine oranla oldukça farklılıklar içerdiğini vurgulayan Ayhan, bu farklılıkları da şöyle özetliyor: “Öncelikle üretim teknolojimiz çok farklı. Stoğa hiç ürün üretmeden açık ara pazar lideri olmamız üretim teknolojimizden kaynaklanıyor. Schmitz CargoBull’un, 127 yıllık birikimi müşteri ihtiyaçlarını çok iyi bilmesi ve üretim teknolojisini bu yönde geliştirmesiyle büyümüştür. Dingilini kendi yapar, sadece dingili için bizi tercih eden müşterilerimiz var. Tentelide pilot ve mega olmak üzere temel iki modelde araç üretiyoruz. Şasilerimizde “0” kaynak vardır. Hiç ısıl işlem görmez. Çeliğin iki düşmanı ısıl işlem ve kaynak bizim araçlarımızda bulunmaz. Soğuk bükme yöntemiyle şasilerimiz 3 kat daha mukavim olurken, en az 150 kilo da daha hafiftir. Bunların üstüne bir de galvaniz yapıyor. Rakiplerimiz şasilerinde boya kullanıyor, kataforez yapıyor. Diyelim ki, çok kıymetli rakiplerimiz boyanın âlasını yapıyorlar. Ama sonuçta boya denilen şey astar. Astar da, temasla, sürtünmeyle ve süreç içinde korozyona uğrar, paslanabilir. Galvaniz ise, 80 mikron sıcak daldırma ile yapılır ve o şasinin bir parçası haline gelir, içine işler. Kataforezden farklı olarak komple şasi değil, şasiyi oluşturan parçalar 7 ayrı havuza girer. Geçen yıl şoförlerle yaptığımız bir araştırmanın sonuçlarına göre ‘treylerde yaşanın en büyük sorun ne?’ sorumuza yüzde 60 oranında ‘pas’ yanıtı geldi. Bizde galvaniz nedeniyle pas ya da korozyon gibi sorunlar hiç yok.”

DEPO MU, FABRİKA MI? SÖYLEMLERİNE YANIT

Avrupa’nın en büyük üreticisi olduklarının altını bir kez daha çizen Schmitz CargoBull Satış ve Satış Sonrası Pazarlama Direktörü Nihat Ayhan, “Türkiye’de kurduğumuz montaj teknolojisiyle de 3.400 araç üretebilecek kapasitedeyiz. Daha fazla bir talep gelirse, yeni bir yer ya da alanı büyütme gibi arayışlara da girebiliriz. Almanya’daki üretimden hiçbir farkımız yok. Tek fark, Almanya’da dingiller ve şasi de aynı fabrikada üretilir. Bize ise tamamlanmış bir şekilde gelir. Ama bant işleyişi, yönetimi, süreci, yetkinliği ve sistemleri birebir aynıdır. Biz lego gibi modüler bir teknoloji kullanıyoruz” açıklamasıyla sözlerini sonlandırdı.

Selçuk ONUR - LOJİPORT

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.