Hayat kurtaran lojistik!

Hayat kurtaran lojistik!

İlaç lojistiğinde soğuk zincir bir kere kırıldıysa, bunun artık geri dönüşü yok demektir. Çünkü kırılan zincirle birlikte gereken şekilde saklanamayan ya da taşınamayan ilaçlar, bize yarardan çok zarar verebilir…

Teknolojinin gelişimi, insan hayatını uzatan en önemli faktörlerin başında geliyor. Özellikle sağlık ve farmakoloji alanındaki atılımlar, yüzyıllardır insanoğlunun belini büken birçok hastalığın tarihe karışmasını ya da etkilerinin azaltılmasını sağladı. Küresel ekonominin büyüyüp serpilmesi, satın alma gücünün artması ve savaşların deniz aşırı topraklara taşınması, ilaçlara ve tıbbi ürünlere olan ihtiyacı zamanla daha da artırdı. Aşılması gereken mesafeler çoğaldıkça, ilaçların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılma süreci daha karmaşık bir hal almaya başladı.

Özellikle depolama ve doğru ısı şartlarında taşıma, başlı başına bir sorundu. Çünkü kullanılamayan ya da yanlış şartlarda taşındığı için etkisini yitiren, bozulan ilaçlar, aynı zamanda hayati risklere de neden olabiliyordu. Bu kritik ihtiyaçlara duyulan talep, sonunda kendi sektörünü doğurdu ve ilaç lojistiği ortaya çıkmış oldu.

Günümüzde ilaç lojistiği, ilacın ya da hammaddenin üretim noktasından kurum ve kişilere ulaşmasına kadar geçen tüm süreçleri kapsayacak şekilde yapılanmıştır. Bu sürecin içinde, nakliye, depolama, bilgi akışı, paketleme, talep yönetimi, toplama ve geri dönüşüm gibi oldukça farklı eylemler yer alıyor. Tüm bu sürecin yönetilmesi, lojistiğin içinde ayrı bir ihtisasa sahip olmayı gerektiriyor.

İLAÇ LOJİSTİĞİNDE RFID FAKTÖRÜ
Taşınan yük hassas olunca, taşıma sırasında çeşitli sorunlarla karşılaşma ihtimali de artıyor. Günümüzde teknolojide yaşanan gelişmeler sayesinde bu aksilikler artık sorun olmaktan çıkmaya başladı. Sektör, RFID teknolojisine çok hızlı bir şekilde adapte oldu. RFID’le birlikte hem süreç hızlandı, hem de güvenilirlik arttı. RFID, radyo frekanslı tanımlama sistemi olarak tarif edilebilir.

Isı sensörü içeren etiketler sayesinde gerek ilaç, kan ürünleri, tıbbi malzemeler ve gerekse kolay bozulabilen ürünlerin sevk esnasında veya depolama ortamında takibi yapılabiliyor. Ürünlerin üzerine yapıştırılan veya ürün kolilerinin içine atılan RFID etiketleri, belli aralıklarla ısı ölçüyor ve bu ısı kayıtlarını etiket hafızasında saklıyor. Sevk edilecek ürünlerin kolisinin içine konulan bu tarz bir etiket nakliye boyunca ısı ölçümü yaparak, ölçtüğü sıcaklıkları etiket hafızasına kaydediyor.

Varış noktasında koli açıldığında, ürün istenmeyen bir ısıya maruz kalmışsa etiket üzerindeki uyarı ışığı ile bu durum kolaylıkla tespit edilebiliyor. Ayrıca etiket hafızasındaki ölçümler bir RFID okuyucu yardımı ile okunarak ürünün nakliye süresince maruz kaldığı ısılar, hangi tarih, saatte ne kadar süre ile istenmeyen sıcaklıkla karşı karşıya kaldığı anlaşılabiliyor. RFID ayrıca, depolama sürecini de oldukça verimli bir biçimde hızlandırmış durumda.

Akıllı sensörler sayesinde ilaç kutularını gümrük noktalarında açmadan anlık durumlarını görmek mümkün. İlaçların yolda zarar görmesi durumunda bu sensörler merkeze mesaj göndererek yeni ilaç gönderimi talep ediyor. RFID etiketi yerleştirilmiş akıllı paketler, sensörler yardımıyla büyük lojistik merkezlerinde kendi yolunu bulabiliyor.

ATP’YE İMZAYI ATTIK AMA…
ATP konvansiyonu, “Bozulabilir Gıda Maddelerinin Uluslararası Taşımacılığı ve Taşımalarında Özel Araçların Kullanımı Antlaşması”dır. Anlaşmanın temelinde, bozulabilecek ürünlerin taşınması sırasında özel dondurucu ekipmanlara sahip olmayan araçların kullanılmaması gerektiği yatıyor. 2012’de Türkiye’nin de taraf ülke olarak imzaladığı ATP Konvansiyonu’na göre, üye ülkeler arasında yapılan ticarette gerekli şartları taşımayan araçların durdurulup geri gönderilmesi sağlanıyor.

Gelelim Türkiye’ye… Ülkemizin ATP konusunda, taraf olan diğer ülkelere göre biraz geride kalmış olduğunu söyleyebiliriz. Anlaşmaya imzamızı çaktık fakat iş bununla bitmiyor. ATP Konvansiyonu’na yönelik yasal düzenlemeler henüz net bir biçimde oluşturulmuş değil. Açıklar var. Bunun yanı sıra yasal tedbirler alındıktan sonra da denetim mekanizması artırılarak kurallara uymayan firmaların cezalandırılması gerekiyor.

YOLUN SONU AYDINLIK…
Yine de topyekûn bir umutsuzluktan söz edemeyiz. Konuyla ilgili ciddi yatırım yapan şirketler var. Hem ATP’ye hem de GDP’ye (2013 Mart itibari ile geçerli Avrupa Birliği standartlarında insan sağlığı için kullanılan medikal ürünlerin dağıtım uygulamaları) yönelik ekipman ve hizmet üreten firmaların sayısı git gide artıyor. Az önce bahsettiğim RFID teknolojisi, yaygınlık kazanmaya başladı ki bu ilaç güvenliği açısından son derece önemli bir konu.

Tedarik zincirinin yanı sıra, bu işe uygun ekipmanların üretilmesi de ehemmiyet taşıyor. Bu konudaki en başarılı firmalardan biri olarak Thermo King gösterilebilir. Şirketin ürettiği Cold Cube, 20 °C'den -21°C'ye kadar ısı seçenekleri, ısıyı sabit tutma özelliği, ürünün kapağını açmadan güncel sıcaklık ve durum gösteren dijital gösterge, akü boşalmasını önlemek için akü bağlantısı kesme özelliği ve CE, TUV ve ATP sertifikaları ile tüm ihtiyaçlara cevap verebiliyor.

ÇALINTI VE SAHTE İLAÇLARA KARŞI GÜVENLİK
DHL Supply Chain’in “Yaşam Kurtarmak için Ürün Koruma: İlaçta Tedarik Zinciri Güvenliği” başlıklı raporuna göre Dünya Sağlık Örgütü, satın alınan ilaçların gelişmiş ülkelerde yüzde 1’inin, gelişmekte olan ülkelerdeyse yüzde 10‘dan fazlasının sahte olduğunu tahmin ediyor.

Bu tehdit karşısında hükümetler de, ürünlere seri numarası vermeyi temel alan yeni ilaç takip yasaları hazırlıyor. Bu uygulamada her bir birim ilaca sadece onda olan bir numara veriliyor ve uygulaması pahalı olsa da tedarik zinciri boyunca takip edilmesi sağlanıyor. Raporda tedarik zincirlerinde bu gibi yasalara uymanın yıllık 53 milyon dolar tasarruf sağlayabileceğine dair veriler de sunuluyor.

İLAÇ LOJİSTİĞİNDE “TERSİNE LOJİSTİK”İN ÖNEMİ
İlaç lojistiğinin ana konularından olan tersine lojistik, son müşteriden satıcıya veya hizmet sağlayıcıya geri gelen ürünlerin hareketi, depolanması ve elleçlenmesi olarak açıklanabilir. Yakın gelecekte öneminin daha da artması beklenen tersine lojistik uygulamaları, ilaç sektörü açısından son derece önemli. Çevresel kaygılar bir yana, kullanılmayan ilaçların başıboş bir biçimde evlerde, okullarda, işyerlerinde dolaşması insan sağlığı açısından hiç de hoş olmayan sonuçlar ortaya çıkarabilir. Yine de tersine lojistiğin ön plana çıktığı en önemli husus bu değil.

Şöyle bir düşünün! Üretim aşamasında bazen hatalar olabiliyor ve piyasaya sürülmemesi gereken ilaçlar, raflarda yer alabiliyor. Bu gibi durumlarda üretici firma böyle bir hatayı fark ettiği anda, piyasadaki tüm ilaçları ivedilikle toplatma kararı alıyor. İşte tersine lojistik kavramının belki de en hayati noktasını da bu gibi durumlar oluşturuyor. Normal tedarik zincirinin tam tersi olan bu sürecin önemi, yakın gelecekte daha da artacak gibi görünüyor…

Burak GÜNER - LOJİPORT

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.