“Denizcilik, artık başarı hikayeleriyle anılmalı”

“Denizcilik, artık başarı hikayeleriyle anılmalı”

Yeni mecliste, denize destek verebilecek daha fazla insanın bulunduğunu kaydeden KOSDER Başkanı Salih Zeki Çakır, denizciliğe ilgiyi çekmek için ellerinden geleni yapmalarının şart olduğunu söyledi.

IMEAK DTO Kasım ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda, konuşmaya ilk olarak 1 Kasım seçimlerini değerlendirerek başlayan Kosder Başkanı Salih Zeki Çakır, siyasi istikrarın gerekliliğine vurgu yaparak, “1 Kasım’da ülkemizin başarıyla gerçekleştirdiği seçim sonuçlarının sektörümüz ve ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Seçim yorgunu bir süreçten çıkarak siyasi istikrarın olacağını düşündüğümüz, umduğumuz bir döneme girmiş bulunmaktayız. Malumunuz, siyasi istikrarın olmazsa olmazı, ekonomik istikrarın sağlanmasıdır. Bu anlamda önümüzdeki süreçte oluşacak hükümetin, ekonomik kalkınmaya öncelik vereceğini umuyoruz, beklentimiz bu yöndedir. Meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının, gündemi ekonomi üzerine yoğunlaştırmasını umuyorum ve bekliyorum” diye konuştu.

“Denizciliğin büyüme potansiyelini ortaya koymamız gerekiyor”

Denizcilik sektörünün, geçmişte devlet teşviklerinden yeterince faydalanmadığının altını çizen Salih Zeki Çakır; bu teşviklerden daha fazla yararlanmak için denizcilik sektörünün büyüme potansiyelini ortaya çıkarmalarını gerektiğini dile getirdi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Malumunuz, geçmiş dönemde ekonomi politikalarında ağırlıklı olarak bölgesel teşvikler öne çıkmıştı; ancak teşvikler, belli sektörlerle sınırlı kalmıştı. Denizciliğimiz ve geniş yan sanayimiz, 2009 teşviklerinden kısmi bir şekilde istifade edebilmişti; fakat geldiğimiz gün itibariyle bunun yetersiz olduğunu tecrübeyle öğrenmiş olduk. Önümüzdeki süreçte bana göre ülkelerin ekonominin büyümesinin temel motivasyonu sektördeki büyük firmaların büyümesidir. Bu süreçte oluşacak yeni ekonomik politikalarda sektörel olarak verilecek teşviklerde denizcilik sektörüne öncelik verilmesi lazım. Bunun da olmazsa olmazı denizciliğimizin ve buradaki büyüme potansiyelinin ortaya konulmasıdır. Bunu yapacak olan da sektörün kendisidir. Bunu bizim; kamudan, bürokrattan siyasetçiden beklememiz doğru ve gerçekçi olmaz. Bu bakımdan hem kabotajda hem bölgemizde küresel deniz piyasalarındaki büyüme potansiyelini ortaya koymamız, bunun için gerekli bilimsel çalışmaları raporlamamız şart. Bu anlamda 1 kısa vadeli 10 tane de uzun vadeli fırsatlar ve tesisler çalışmasını bir an önce yapıp, ekonomik politika üreticilerinin önüne koymamız lazım. Bu kapsamda daha önce bir arama konferansı şeklinde çalışma yapılmıştı; fakat bunun daha kapsamlı ve daha geniş katılımlı olması gerektiğini düşünüyorum.”

“Devlet, hangi sektörün geri dönüşümünün daha fazla olduğunu inceler”

Seçimlerden sonra yeni oluşan mecliste bir önceki seçime göre denizi seven, denize destek verebilecek daha fazla insanın bulunduğunu kaydeden Çakır, meclisin denizciliğe ilgisini çekmek için ellerinden  geleni yapmalarının kaçınılmaz olduğunu şu sözlerle vurguladı: “Devlet, ekonomik büyümeyi planlarken hangi sektörlerin geri dönüşümünün daha fazla olacağını inceler. Bu anlamda bu potansiyelin, uzun süren krize ve kriz beklentisine rağmen denizcilikte olduğuna inanıyorum. Eğer gereği yapılırsa bunu değerlendirmek mümkün. 2023 hedefleri bu seçim sonuçlarından sonra daha gerçekçi ve daha ulaşılabilir hale geldi. Ekonomik kalkınmayla denizcilik arasında ciddi bir korelasyon var. Bu durum, 2023’te dünyada en iyi 10 ekonomi arasına gireceksek, denizciliğimizin de ilk 10 içerisine girmesi gerektiğini ortaya çıkıyor. Sadece deniz taşımacılığı olarak değerlendirme yaptığımızda bugün 46 milyon DWT ile 10. sırada Tayvan’ı görüyoruz. Yani Tayvan’a yetişmemiz için Türk denizciliğinin de DWT olarak neredeyse yüzde 100’e yakın bir büyüme gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunu mevcut faaliyet gösteren firmaların yapması ne kadar gerçekçi tartışılır. Bu anlamda, hem deniz taşımacılığında hem de gemi inşaat sanayiinde teşvikler olmadan büyümek mümkün değil; çünkü bu 2 sektör uluslararası rekabete açık.

Hükümet planlı uzun vadeli bir ana çerçeve içinde bu iki sektörü teşviklerle desteklemezse bu hedeflerin gerçekleşmesi mümkün olmaz. Muhakkak odamız yönetimi ile birlikte, TOBB aracılığı ve yazılı basın vesilesiyle, ulusal basında hep kazalarla anılmaktan sonunda kurtulan denizcilik sektörünü, başarı hikayeleriyle öne çıkarıp denizdeki potansiyeli kamuoyunun dikkatini çekecek çalışmalar yapmak zorundayız. Bu çalışmalar, kendi aramızda toplanıp dağılma çalışmalarının dışına çıkmak zorunda. Bu çalışmaları akademik çalışmalarla desteklemek, yerli ve yabancı uzmanları işin içine çekmek gerek. Ayrıca ekonomi yazarlarının gündemine denizciliğe koymamız lazım. Bunu bir şekilde yapamazsak tren kaçmış olur.” 

“Armatörlerin başlarına gelen cezalar sürekli gündeme getirilmeli"

Toplantıdaki konuşmasının son bölümünü, armatörlerin yaşadığı ceza ve yasaklara ayıran Salih Zeki Çakır, bu konuların sürekli gündeme getirilmesini gerektiğini söyleyerek, “Armatörlerin yaşadığı ceza ve yasakları gündemde tutmakta fayda var çünkü bir kere gündeme getirilip arkası gelmeyince herhalde ‘halloldu’ genel kabulü oluyor; ama maalesef sorunlar hallolmuyor ve kara mizah dediğimiz sorunlarla ve cezalarla karşılaşıyoruz. Kendi örneğim; bir hafta önce Kartal’da yangın donanımı testinde bir gemimiz, basınçlı suyla yangın hortumları testi ederken hortumdaki su denize taşıdı ve çevre korumanın motoru da anında gelir tutanak tutup birkaç gün sonra cezayı gönderdi. Ceza gerekçeleri ise Numunede evsel atık bulunması oldu. Marmara Denizi’ndeki evsel atıktan dolayı 8 bin tonluk bir gemide 34 bin TL’lik bir ceza verildi. Çevre koruma yetkilileriyle iletişime geçtiğimizde, ‘Bu durumu anlıyoruz; ama mevzuat böyle, ancak bakanlık tarafından düzeltilir’ denildi. Bu tabii pek çok arkadaşımızın başına gelmiştir ve gelecektir de. Bu durum ülke ekonomimiz ve denizcilik sektörü için ayıp bir durum. Bunun bugüne kadar düzeltilmemiş olması bir eksiklik ve bu durumun üzerine muhakkak gitmek lazım. Çünkü böyle hesapta olmayan cezaları ödemek, şirketlerde çok büyük bir külfet. Bunların üstesinden bir şekilde gelmek lazım. Bu anlamda armatörler gerçekten bütün bu ekonomik faaliyet içinde, üretkenlikte çok zayıf bir halka. Dayanışması en az olan bir sektör. Her zaman faturalar ödemeye, her halükarda hizmet aldığımız kesimlerden gelen faturaları ödemekle karşı karşıyayız ve bu konuda hukuken bir boşluk var. Bunlar için ayrıyeten bir çalışma yapmakta fayda var” İfadelerini kullandı. 

Armatörlüğün uluslararası bir iş olduğunun altını çizen Çakır, Karadeniz Armatörler Kulübü’nün de bir bölgesel dayanışma oluşturarak, haksız faturalara karşı oluşturulacak çok iyi bir çalışma yapması gerektiğini dile getirdi ve bu anlamda sektörde yapılan her türlü faaliyetin, sektörün geleceği için faydalı olacağını düşündüğünü belirtti.

Deniz Haber Ajansı

LOJİPORT

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.