“Avrupa ile rekabet, know-how ile mümkün”

“Avrupa ile rekabet, know-how ile mümkün”

Sedef Tersanesi Yönetim Kurulu Üyesi Kaşif Kalkavan, gemi inşada artık kolay para kazanma döneminin bittiğine dikkat çekti…

Yaklaşık bir buçuk yıl önce ABD’den dönüp Türkiye’ye yerleşen Kâşif Kalkavan, Sedef Tersanesi’ni zirveye taşımak için kolları sıvadı… Sektörün farklı dinamiklerini değerlendirerek yeni projeler ve pazarlarla hızlı yükselişlerini sürdürdüklerini anlatan Kalkavan, yurtdışına yaptıkları butik projelerle endüstriyel gemi inşa sektörünün zirvesine oynadıklarını söyledi.

İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan’ın sahibi olduğu Sedef Tersanesi, endüstriyel projelerle hızlı büyüme ivmesini sürdürüyor. Son yıllarda endüstriyel projelere odaklandıklarını kaydeden Sedef Tersanesi Yönetim Kurulu Üyesi Kâşif Kalkavan, Sedef Tersanesi olarak 3. köprünün ayaklarını bitirdiklerini ve bu ayakların arasındaki panel imalatlarını da yapacaklarını belirtti.

KANADA’YA HİBRİD RO-RO GEMİSİ
Bakım-onarıma ağırlık vermek yerine yalnızca gemi inşasına yöneldiklerine vurgulayan Kalkavan, “Şu anda Araplara yapmakta olduğumuz 2 yüzer havuz var. Bir tanesi teslim edildi, diğeri inşa aşamasında.  Bunun dışında Kanadalı bir firmayla 2 yeni kontrat imzaladık. Kanada'ya yaptığımız Ro-Ro gemisi, 57 treyler taşıyabiliyor. Kanada'nın iç denizinde gidip gelecek, boyu 160 metre. En önemli özelliği ise hibrid olması. Geminin yakıtı bitse bile 10 dakika boyunca kendi kendine gidebiliyor” diye konuştu.

sedef-tersanesi-yonetim-kurulu-uyesi-kasif-kalkavan.jpg

“SEKTÖRÜN KNOW-HOW’A İHTİYACI VAR”
Gemi inşa sektöründe Çin’le mücadele etmenin artık mümkün olmadığını söyleyen Kâşif Kalkavan, yapılması gerekenin know-how’a yönelmek olduğuna dikkat çekti. “Kâr marjları çok düşük. Çünkü her gelen müşteri, bizi Çin kalitesinde zannediyor. Çin fiyatlarını soruyor. Eğer öyle bir müşteri gelirse, teklif bile hazırlamayacağız artık. Çünkü baş etmek mümkün değil. Türkiye’nin yapması gereken, ne kadar know-how varsa almak. Çünkü Avrupa'yla baş etmemiz gerekiyor. Daha önce bu yapılmamış çünkü herkes kolay para kazanmayı tercih etmiş” diyen Kalkavan, petrol fiyatları ve kurdaki dengesiz gidişatın gemi inşa piyasasını butik üretim yapmaya zorladığını dile getirdi.

Kalkavan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Offshore piyasası hareketlenmek üzereyken petrol düştü ve bir durulma oldu. Piyasa butik üretim sistemine döndü. Yani müşteri ne istiyorsa onu yapıyoruz. Uzakdoğu'da sistem farklı. Orada size menü veriyorlar, bunları yapabiliyoruz diye, onun dışına çıkılmıyor. O yüzden, daha butik ve teknolojik gemileri yapmak zorunda kalıyor Türk tarafı. Daha pahalı ve daha zahmetli oluyor. Bu gemiler geldikçe, Türk tersaneleri know-how olarak gelişiyor.”

YENİ HEDEF İSKANDİNAV ÜLKELERİ
Çin’le mücadele etmenin imkansızlaşmasıyla birlikte İskandinav ülkelerine yöneldiklerini anlatan Kalkavan, “Arz-talep dengelerinden dolayı önümüzü pek göremiyoruz. Çok gemi var piyasada ama hurdaya giden fazla gemi yok. Bu durumda çok gemi siparişi olmuyor. Bu tam bir döngü… Biz büyük bir yatırım yaptık. Bu yatırımın, kriz zamanında kalan az bir bölümü vardı. Yüzde 10'luk bir bölüm kalmıştı. Şimdi onları da bitirip, büyük yatırımlarımızı tamamlamış olacağız. 2011'de tersaneye ilk geldiğimde, tersane bomboştu. Tersanenin, sadece yüzde 10 kapasitesini kapsayacak işler vardı. Şimdi artık gelişme aşamasındayız. Çok daha fazla teklif veriyoruz.  30 tane teklif veriyorsak bir tanesi iş olarak geri dönüyor. Her gün yeni bir teklif veriyoruz. En çok da İskandinav ülkelerine…”

sedef-tersanesi.jpg

İŞ GÜVENLİĞİ İÇİN ÖZEL EKİP
Kâşif Kalkavan, bir dönem ülke gündemine damgasını vuran fakat alınan önlemlerin ardından ciddi bir iyileşme yaşanan tersane kazalarını da değerlendirdi. “Piyasanın iyi olduğu dönemlerde, işçi sayısında ciddi rakamlara ulaşıldı. Ama iş güvenliğine pek önem verilmedi. O kadar işçi sayısına ulaşılınca Tuzla'da, kimse ne yapacağını bilmiyordu. O yüzden kazalar oldu” diyen Kalkavan, yeni yasalarla beraber iş güvenliğinin ciddi anlamda devletin kontrolü altına alındığının altını çizdi. Kalkavan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu, piyasa düzelince göreceğiz. Ama biz, Sedef Tersanesi olarak iş güvenliğine önem veriyoruz. Bunun için yeni bir ekip kurduk.  Bu ekip, her gördüğü durumu, yukarı bildiriyor, yukarıdan hemen olaya müdahale ediliyor. O işçiye uyarı veriliyor. İkinci ve üçüncü de işten çıkarma gibi yaptırımlar uygulanıyor.”

SEDEF’İN KÜNYESİ…
Türkiye’nin alan ve kapasite bakımından en büyük özel tersanelerinden biri olan Tuzla’da kurulu Sedef Tersanesi, Türkiye’nin en büyük hacimli kuru havuzuna sahip. Toplam 231 bin metrekarelik alanda imalat yapan tersane, yılda 100 bin ton sac işleyebiliyor. Kuru havuz kapasitesi 180 bin DWT boyutlarında gemi inşasına, bakımına ve onarımına elverişli olan işletmenin yarı ıslak kızak kapasitesi 7 bin 500 TEU boyutlarında konteyner gemisi inşasına, bakımına ve onarımına imkan tanıyor. Offshore tipi gemiler ve platfomlar da üretebilecek yeterliliğe sahip olan tersanede yılda 50 bin tonluk kapasiteye sahip panel hatları mevcut. Tersanenin çalışan sayısı ise yaklaşık bin 500.

Burak GÜNER – Marin&Port

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.